Korkuyorum,musun,dur,hadi


Nasıl severdi insan uzağa gitmişliğini

İnandırabilir misin bir yalnıza beni

Çocukluğunun ara sokaklarında

Tazeler misin renkleri


Hani

Ankara'ydı

Temmuzdu

Serin estiğindeydi rüzgâr

O zaman duymuşum işte 

dedim, tamam


Öncesi..

Her yağmurun..

Gülüşüme duruşun..



Korkmuyorum;sor;hadi

Koşarak tutacağın bir menzilin

kıyısında

Yürüyorum aheste, 

işte..

tutabilirsin, -kalan yarımı



Küçükten altın bir künyem vardı

Babam iflasından evvel sanırım

Öyle bileğindesin ince hatıramın



Bu sefer başka sefer

Soruyorsun acıyan yerleri

Bin doru atın yelesinde erleri

Tozuyorsun ortasında

Bin karanlığa dağlanan zifirin


Kesik kabuklar üstü

Yeşertirken kokusu meltemleri


Bu defa başka defa

Kavuşmayı sevdirecek gibi gözleri


İhtimali sevdanın

Başa geçmiş kış güneşi

Boşa geçmiş buruk ömür



Küçükten kaynar bir çaydanlık vardı

Sol ayağıma düşmeden evvel

Öyle izindesin ince sızımın



Uzun yolların mavilere genişleyen kenarı

Bir izin göğe uzanan kısımlarından

Öptüm bizi çeyrek kala

Mütemadî ve ân’sızın 

varılan şeylerin adıyla


Korkuyorum.vur.hadi



Mavili karlı

Hafif yaralı

Irmaklar çağırtısı


Öyle bir biçimde

Muzırlığım benim



Kızıl yazlı

Kuru kabuklu

Kavaklar hışırtısı


Öyle bir içimde

Çocukluğum benim





Mirza Şâmil.

13Temmuz’24



..Sana ve kesilen dut ağacıma..