Sevgili Günlük,

Merhaba.

Hiç yazı yazmayı, duygularımı ve düşüncelerimi kağıda dökmekten o kadar uzaklaşmışım ki, kendime bazen dürüst olamıyorum. Bazı acıların pençesinden geçtim. Geçerken kendimi mahvettim. Kendime zulmettim ama en önemlisi Allah ile aramdaki eksikliği, perdeyi çekip aldım. Artık Allah ile aramdaki mesafeyi, Allah ile olan ilişkimin nerede olduğunu, ona karşı dürüst olabildiğimi ve olduğum gibi konuşabildiğimi fark ettim. Bunu yaparken yine ona sığınmam benim için utanılacak bir şey ama bu onun bir yaratıcı olarak ne kadar kudretli, aziz olduğunu gösterirken benim ne kadar aciz, şu dünyada küçük bir parça olduğumu kanıtladı. İrademe sahip çıkamayışımın farkına varıp, Allah'ın kapısına sığınmam, beni ondan başka kimsenin anlamayacağını düşündüm. Annemden bile. Annem bile bazı konularda kapının dışında kalıyor. içeriye giremiyor ya da ben almıyorum içeriye. Belki de annem, sadece dünyadaki konumumu ve durumumu düşünüyor. Benim ahiretteki durumumu düşünmüyor. Son üç aydır olmam gereken kişiyim. Ama öyle durumlar oluyor ki nasip ve kısmet işi. Almam gereken verimi almam gereken bir aydayız: Ramazan. Bazen bu nasip işine yetişmeye çalışıyorum, elimden geleni yaptığımı düşünüyorum bazen de yorulduğum için bırakmak istiyorum. Sonra bunun yaşamam için bir amacım olduğunu hatırlarken tekrar ayağa kalkıyorum. Çok dua ediyorum bu amacımın gerçekleşebilmesi için. Uyumuyorum en kötü. Kendimden bazen tavizler veriyorum: kitap okuyamamak, Kur'ana daha fazla vakit ayıramamak, Arkadaşlarımı, kuzenlerimi ve ailemi görememek ve onlara zaman ayıramamak gibi. Eş, dost küsecek, darılacak ama sadece bu an var ve ben bu anın hakkını vermem gerektiğini düşünerek es geçiyorum. İleride geriye dönüp baktığımızda, ne yaşadığımızı sorguladığımızda önümüzde sadece bizim hayatımız olacak. senin, benim. onun. Senin hayatın için çabaladığın vakit gelecek önüne. İşte onu iyi değerlendirmelisin. Önündeki yolda ilerlerken nelerden vazgeçtin? neler yaptın? ne kadar çalıştın diye. Ama bazı sonuçlar vardır ki, sizi mutlu etmez. Çok üzülürsünüz, ağlarsınız, belki kafanızı duvarlara vurursunuz, nerede eksik var, nerede hata yaptım diye düşünürsünüz. Ama iş bitmiştir, vakit geçmiştir. Kahrolmaya mahal yoktur. Kalkıp yeniden başlamanız gerekir. Yeni bir başlangıç, yeni bir ayağa kalkış gerekir. Bir üzülüceğiz ama bin kalkacağız. Düştüğünüzde ağlamak değil, ayağa kalkmak önemlidir. Ağlamayı bırakın, herkes ağlar ama düştükten sonra ayağa kalkıp tekrar koşmak, mücadeleye devam etmek, işte bunu herkes yapamaz. Eğer, başarmak istiyorsanız çalışacaksınız. Herkes çalışır Ama önemli olan istisnai durumlarda da çalışmaktır.