Direndiğim ân elimi yüzüme götürmüştüm
Yağmur yağıyordu.
Perde 1
Yağmur yağar
O şarkı çalıyordu Fletta ofan af mrrr
Basit zaaflar hiç çekinmeden büyük felaketlere yol açabilir
Tanrı da böyle işler
Top sakallı yaşlı bir ozan da

Bir gün aynı şarkı çalar
Ve her şey boktanlaşır
Ey hafif meşrep yağmurlar
Islanıyor saçlarım!
Bu yağmurların piyanolarla bir ilgisi olmalı

Bu yağmurların seninle bir ilgisi var
Bu kısır döngü ah, ümitsiz termodinamik
Çünkü senin toplumları karıştıran bir yüzün var
Ve kalabalıkları peşinden koşturan ihtişamlı yalnızlığın

Artık saçlarım dökülmesin, otobüsleri karıştırmayayım
Yoksa hasta olacağım yağmurlar
Hasta olacağım yârim
Hasta öleceğim sonum bu
Belki de bu yağmurla sevişirken korunmalıydım
Ama bu, denize şemsiyeyle girmek gibi olurdu

Kahrolası halüsinatif yağmurlar!
Perde 2
Oldum olası ben
Çünkü tüm hastalıklar kapitalisttir ilaçlar kadar kapitalist
Çektiğimiz tüm acılar işte bundan
Artık şüphe duymayayım yalnızlığımdan

Biliyorum şu göğün ardında çok daha yüce bir şey var
Şu güneşin ve ayın, şarkının ve yağmurların
İşte! yıldızların ardında utangaç bir tanrı var
Bizimle tartışacak kadar rahat değil hayatı

Ki hududumuz çizilmediyse onunki gibi
Ya da güzel bir kadının vücudu gibi
Siyasî sınırlarımız da kabul görmez devletçe
Çünkü kahrolası güzellik özgürlüğün kendisinde
Artık delinmesin kum saatim, dakik çalsın alarmım!

Şarkı biter tanrı ölür sen kalırsın
Son perde – Yazık
Felaketi olur yaşlı ozanın
Bir zaaftır o yasa
Ve tüm yasalar artık
Bense aynen yakınım, ayne′l yakîn

Yağmurlar, o kadar safsınız ki sizi yalayabilirim
Mürekkebiniz bana dermanlar çizsin
Çünkü en güzel derdimdir ıslanışım
Finita la comedia! Elimi yüzümden almışım

Hayat çok kısa!
Gidip biraz daha uyumalıyım