Çocukluğumdan bir an:

Kırmızı bir elbise var üstümde. Düz askılı. Sokakta, apartmanın önündeki merdivenin sahanlığında oturuyorum. Merdiven sahanlığının korkulukları yoktu. Ayaklarımı aşağı sallandırıyorum. Orda korkuluk olmadığı için bir kere atlamayı denemiştim ve kaşımı patlatmıştım. Bu olay önce miydi sonra mıydı bilmiyorum. Her neyse. Kafam öne eğik. Doğum günümdü. Ellerimi yana koymuşum. Ne zaman hatırlasam göğüs kafesimde garip bir his beliriyor. İçeriden bir şey sanki genişliyor ve baskıyı hissediyorum. Bir şey düşünüyorum. Mutsuzum. Ne düşündüğümü hatırlamaya çalışıyor zihnim. Ne zaman geleceğini bilmediğim bir an. Yıllar geçti sık sık o an belirir aniden düşüncemde. Sonra hiç şaşmayan ilk soru geliyor arkasından. Akşam üzeri, doğum günümde neden sokakta tek başıma oturuyorum. Henüz dört beş yaşlarındayım. O sebeple mantıksız geliyor bu anı. Mantık hatalarını yakalamakta iyiyimdir. Bir dönem kabuslarımdan uyandığımda halüsinasyon görürdüm. Olaylarda bir mantıksızlık veya tutarsızlık yakalardım her defasında ve gerçekliğe dönerdim.

Doğum günümde neden mutsuzum? Bu da şaşmaz. İkinci soru. Arka planda başka bir iç sesim kırmızı elbiseye odaklı. Kırmızı elbisenin bir onemi var belli ki. Başka bir konuşma annen de vardı der orada. Eskiden böyle hatırlamıyordun bunu. Başka bir konuşma açılır oradan. Evet sanki biraz öncesi ve sonrası da vardı. Şimdi sadece bu kaldı.

Hala bir yandan soruları soran en baskın ses neden mutsuz ve yalnız olabileceğimi aramaya devam ediyor. Fakat acaba yalnız değil miydim, hatırladığım kadarı tek bir imaj ve dönüştürmüş olabilir miydim ? Böylece tekrar tekrar aynı karmaşa arka planda devam ederken, hatırlamadıkça cevapları bulamayacağımı biliyorum. Ne düşünüyorum o sırada onu hatırlamaya çalışıyorum. Bir şekilde açılmıyor orası bana. Sonra boş veriyorum. Çok zorlasam bulabileceğimi biliyorum aslında. Hafızam içerisinde bir şeyler aramak konusunda da iyiyimdir. Küçükken oluşturduğum bir sistemim vardı. Aslında hepimizin unutmak ve hatırlamak adına sistemleri var. Ben bunu farketmiştim sadece. O sebeple biliyorum hatırlayabilirim. Fakat orda öylece bırakmaya karar veriyorum. Her ne kadar bir şeylerin farkında olsak da sanıyorum ki bazı kararları alamıyoruz yine de. Bilinçdışımızın verdiği kararlara, farkında olsak da, uymak durumundayız.

Bilinç dışında seyreden başka olaylar dizisi, etkileşimler, kaçmalar, yüzleşmeler, mekanizmalar ve daha da sonsuz katmanlar bütünü, kendi içinde tutarlı başka bir evren yaratıyor sanki. Ve ne olursa olsun sonuçları doğrudan atayamıyoruz. Benim bu anıdaki boşlukları doldurabilecegimi bilsem de yapamamam gibi. Fakat adım adım, hisleri dinleyerek ve gerçek hayatta nerelerde aynı şeyleri hissettiğimin peşine düşerek orada da bir şeyleri etkilediğimi düşünmüşümdür hep. Hislerin o kadar fazla tonu var ki, onları ayırt etmek, tanımak zor.

Her neyse kırmızı elbisem güzel ama ve o anıda da iç sıkıntısı ve mutsuzlukla orada oturmuş ayaklarımı sallamamı izlerken bir yandan da içimde bir yerde elbisemin güzel olduğunu düşünüyorum. Bazı şeyler hiç değişmiyor.