Anı yaşamak... Anı yaşamak güzel bir şey; evet ve o, içinde bulunduğu anı yaşamaya bayılırdı. Bundan 5 dakika sonra ne olacağı onu ilgilendirmiyordu. O istese de istemese de o beş dakika geçecekti ve hepimiz zaten ne olacağını görecektik. Ama yanındaki kadın öyle değildi. Sadece onunlayken hiçbir şey umurunda değildi. Onunlayken her anı hafızasının bir köşesine kazıyıp hiçbir hatıranın yok olmadığından emin olmak istiyordu. Yanına kıvrılıp uyurken bile uyuyamıyor göz kapakları teslim olana kadar direniyordu. Onu uykusunda izlemek yapabileceği birçok aktiviteden daha cazip geliyordu. O uyuyana kadar saçıyla oynamak ve bazen uykusunda konuştuğunu duymak... Onun yaptığı hiçbir hareketi kaçırmak istemiyordu. Gözlerinin ve zihninin hepsine şahit olmasını istiyordu. O da onun gibi bir insandı oysaki hiçbir farkları yoktu ama neden her insanın yaşayabilmek için yerine getirdiği aktiviteler bile onu bu kadar heyecanlandırıyordu ki? Sürekli kendine bu soruyu sorup duruyordu. Aslında bir cevap aradığı da yoktu çünkü zaten cevabı biliyordu ama kabullenmek onun için korkutucuydu. Sevmek istemiyordu çünkü asla gerçekten sevilip sevilmediğini bilemeyecekti ve asla onun verdiği kadar değer göremeyecekti. En çok da kendinden korkuyordu çünkü biliyordu ki eğer severse her şeyi feda edebilirdi, pişman olacağını bilse bile her şeyi önüne serebilirdi. Çırılçıplak bir başına kalmak onu korkutuyordu. Bu yüzden geri çekilmeye çalışıyordu. Ya da o öyle sanıyordu çünkü kalbinin derinlerinde bir yerlerde çoktan teslim olmuştu.