Eski bir yaşamın ufak penceresinden gün ışığı doluyor içeri,

Tozlu masanın üzerine bırakılmış bardağın kristalleri yıllanmış duvarın sıvasında sürgün,

Çetrefil bir akşamdan kalan kül rengi zaman şömine üzerine asılmış, dokun.

Bir çift göz kapı eşiğinde,

Güneşim ben,

Soğuk gecelerde ay ve yıldız,

Ve kederim ben yüreklerde eskimiş

Sonra, sonrası sessizlik bizim için;

Avuçlarına düşen bir kar tanesinin ruhunda...