Tarih yalan söyler 

Ve filmler 

Acıyla başlar ikisi birden

Ulaşılmaz karakter yaratır

Ve koşturur onları umuda

Oysa yarınlar hep aynı değil mi


Bir serüven doğar 

Merak edilesi

Önce acılar, molozlar, moloz yığınındaki insanlar

Parçalı 

Bulutlar kadar

Yağmur yağar aniden 

Gökkuşağı belirir

Kalanlar için bayram yeridir


Nasıl da kaldık diye yarınlara koşan insanlar

Kendi canları yanana kadar

Canı yanmadan ölen var mı

Ölüm de bir serüven değil mi


Tanrıya meydan okuyan insanların 

Serüvenini ve umudunu izliyoruz

Biz seyirciler evlerimizde şükrederek

Aniden hiç hesapta yokken 

Önce üzülüp sonra mutlu oluyoruz 

Kalbimizde sebebini bilmediğimiz yaralar 


Her şeyin bir müdahale olduğu zamanlardaydık

Birinin diğerini yediği

Hayatta kalanın tutunmak için lotus çiçeğini aradığı

Ve beyninden vurulduğu

Savaşlar biraz da beyninden vuruyordu insanları 

Gidenler yitmiyordu kalanlar eksik


Modern dünyanın hislerinin peşinden gidilen zamanlardı

Büyük büyük karakterler oynuyordu

Umut hep vardı

Kimse yorulup yüzünü yastığa gömüp

Bugün hiçbir şey yapmayacağım demiyordu

Yarın hep yapılacak bir şeyler vardı


Büyük oyuncuların basit hikayelerini izleyip

Sinemadan gözü yaşlı çıkıyorduk

Hesabı kabarık Umutlarını ceplerine doldurup

Bugün de uyutuyorlardı bizi, helal olsun.