Anabel Lee,

On sekiz buçuk yaşımda, gecenin ortasında; denize uzak, dağları çiçeklenmemiş diyarlardan yazıyorum. Biliyorum sen oradasın, o deniz ülkesinde. Düşüncelerim kafatasımı zorluyor ve pencerem gün ışığı görmüyor. Ah Anabel Lee göğüs kafesim açılsın, içindeki sevgi taşsın, bütün dünyaya bulaşsın. Erken uyusun insanlar ve kimsenin başı ağrımasın. Çatılar gün doğumu ve gün batımı için var olsun, ağrı kesiciler yasaklansın, insanlar ölümden bihaber doğsun. Biliyorum Anabel Lee, boşa konuşuyorum boşa. Biliyorum, farkındayım çok şey istiyorum. Ah ama Anabel Lee umut etmesem ölürüm, eğer istemezsem yeryüzünün güzelliğini neye yarar? Uzaksın, çok uzak. Çok uzak diyarlarda sevdaya susamış, üşümüşsün bir rüzgarından bulutun. Melekler kıskandı sizi ve sizin sevginizi. Ah Anabel Lee nasıl kırık döküğüz, kıskanılacak bir sevgimiz yok bizim. Nefret tohumları ekmişler yüreklerimize. Sulamayı bize bırakmışlar, utanmamış sulamışız. Kordan bitkiler var yüreğimizde Anabel Lee, çirkin ve nefret dolu. Ama inan Anabel Lee sökeceğim bu nefret tohumlarını, karanfiller ekeceğim yerlerine. Ve son nefesime dek savaşacağım iyilik ve güzellik uğruna. Burası bir deniz ülkesi değil ve senin sevgin yok. Kurak çöller var ve denizi andıran gökler. Toprakları gibi kurak yürekler. Yardım et Anabel Lee, sevgini ver bana. Evet Anabel Lee, birlikte seversek bu kurak çölleri, sevgimizden yağmurlar yağar belki ve çiçekler açar. Serap görmeyi bırakırız. Sevgi iyileştirir belki Anabel Lee. İnanıyorum güzel sabahlara uyanacağız, gün eksilmeyecek penceremizden ve şairler sürgün edilmeyecek. Belediyeler erzak niyetine müzik aleti dağıtacak. Ve insanlar her sabah içlerinde büyük bir coşkuyla sokaklara dökülecek. Dans edecekler, sevgilileri bitkin kalacak öpülmekten. İlişkiler boka sarmayacak, sevgi kuşatacak insanları. Biliyorum çok şey istiyor ve umuyorum Anabel Lee ama inanıyorum da. Sait Faik değilim ama ben de büyük hayaller kuruyorum sevgilim. Ah unutuyorum keşke hiç karanlık olmasa, olsa bile yalnız olmasam. Kaktüsleri de sevin.