Ellerimizde kitap,

uyuyakalmışız.

Yazımızda değişen bir şey yok,

hala çirkin.

Denizi görme hülyasına kapılıp boğulmuş kimimiz

ve biz ellerinde kitaplı adamlar

belli ki çoktan uyutulmuşuz.


Karlı toplar berkiten çocuklar

ve güvercin uykusunda silik sayıklamalar

Alnımızda pişen kabus, gizil renksizlikler

Nereye gideceğimizi bilmediğimizde bizi bekler

Bizi bekler,

diş geçirdiğimiz taş,

Kan yarığı mağaratik eskilikler

Bir an dursun diye yaşarız

Biraz dursun diye...


Uzundur fark ederim,

Esenlikler bağışlayan ne satrap

Ne emin olmak cüreti

Biraz göksel çiçekler sanmak karanlığı

Biraz dinenmek bunca kargıya

Bunlar oyalıyor ve bunlar:

Renkleri eskiten alyan camlar


İçinde bir kilidin olması kadar

Acı(t/d)ır anahtar

Öyleyse kurtar kendini yangından