Andımız, bizim ülkemize özgü ve bizi biz yapan değerlerin başında gelenlerden bir tanesi… Herkesin bildiği üzere, andımız 2013 yılında kaldırıldı. Andımızla büyüyen bir neslin, yine andımızla büyüyen bir evladı olarak sormak isterim, neden bir yandan bize iyilik ve güzelliği, diğer yandan çalışkanlığı ve dürüst bir yaşantıyı aşılamayı amaçlayan bu Andı kaldırarak değerlerimizi yok ediyoruz? Bir de şu sorun var tabi, bizim nesilde bir şeyler araştırmaya meraklı olanlar kadar meraklı olmayanları da barındırmakta. Yani bir çoğumuz, bu Andın ilk yazıldığı tarihten, günümüzde okuduğumuz halini alana kadar 3 defa değiştirildiğini bilmez. 

 

“Andımızı Reşit Galip Bey yazdı”


Bu Ant 1933’ten kaldırıldığı 2013 yılına kadar, öğrenciler tarafından her hali ile seslendirilmiştir. İşin bir de oldukça ilginç bir yanı var tabii, Andımızın yazarı Reşit Galip Bey, Andımızın ilk halini kendi çocuklarına okuttuğu bilinmektedir. Hatta Andımız KKTC’de de okutuldu. Bilmem merak edenleriniz olur mu ama Reşit Galip Bey’in yazdığı o ilk hali, paylaşmak isterim.


“Türk'üm, doğruyum, çalışkanım.

Yasam, küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak,

yurdumu, budunumu özümden çok sevmektir.

Ülküm, yükselmek, ileri gitmektir.

Varlığım Türk varlığına armağan olsun.”


Bir şeye “ant içmek” aslında “yemin etmek” demektir. Yani, bir yerde bu Andı okurken biz tembellik etmeyip çalışacağımıza, küçüklerimizi koruyup büyüklerimizi saymaya yemin etmiş oluruz ve bu Andı nesiller boyu aktarmak çok önemlidir. 1972’de değişime uğrayan Anda bir göz atmalıyız diye düşünüyorum, çünkü dönemler ve kuşaklar arasındaki farklar yansımış olabilir. 


“Türk'üm, doğruyum, çalışkanım. Yasam, küçüklerimi korumak,

büyüklerimi saymak, yurdumu, milletimi özümden çok sevmektir.

Ülküm yükselmek, ileri gitmektir.

Varlığım Türk varlığına armağan olsun.

Ey bu günümüzü sağlayan, Ulu Atatürk: açtığın yolda,

kurduğun ülküde, gösterdiğin amaçta hiç durmadan yürüyeceğime ant içerim.

Ne mutlu Türk'üm diyene.”


1972‘deki haline şöyle bir baktığımızda ise, günümüzdeki haliyle arasında çok fazla farklılık bulunmadığı gibi, ilk halinden de uzaklaşmaya başladığı fark edilmektedir. Kuşaklar arasındaki o coşkunun hiç değişmeden aktarıldığı gibi bir gerçeği de saklamadığı gün gibi ortada…



“1997’den beri gelen hali günümüzde seslendiriliyordu”

 

Az önce de belirttiğim gibi, 1972’de okunan hali, günümüze en yakın hali demiştim ve eklemiştim, her kuşağın aynı heyecan ile Andımızı okuduğunu, yani öğrenci Andı 1997’de en son ve kesin halini almıştır. Günümüzde yeni bir evrim geçirmemiştir bu And. Günümüzdeki haliyle noktalamaya ne dersiniz?  


“Türk'üm, doğruyum, çalışkanım,

İlkem: küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak, yurdumu, milletimi özümden çok sevmektir.

Ülküm: yükselmek, ileri gitmektir.

Ey Büyük Atatürk!

Açtığın yolda, gösterdiğin hedefe durmadan yürüyeceğime ant içerim.

Varlığım Türk varlığına armağan olsun.

Ne mutlu Türk'üm diyene!”


Bizler sanırım, bu Andla yetişen son nesillerden küçük birer gül yaprağıyız sadece.


Ne Mutlu Türk’üm diyene!