Bugün aşkı anlattım,

yaşarmış gibi, cesaretim varmış gibi.

Gecenin üçüydü,

sevgisizliğimle yüzleştim önce

kırık camlar vardı sanki ellerimde

kanlar vardı dudaklarımda suskunluğumdan kalan

acı çığlıkları yankılandı kalbimin şarkı sokağında

sen hiç yüzleştin mi yoklukla?

bu ağır suçu bir silüete sığdırdın mı?

gecenin dördü,

doludizgin koptu gözyaşlarım kaçtığım her şeyin kıyısından,

meğer okyanus varmış içimde,

tek tek el salladım hasrete boyun eğmiş gemilerime,

yağmurlu bir gündü

sokağın başındaydım henüz

sona varamayacağız biliyorum

köşede durup hayatın akıp gitmesini seyretmekti sanatımız,

yaşamak nedir anlıyorum.

Gecenin beşi,

özledim elinde çiçek anneannesine koşan çocuğu,

henüz kırılmamış sevgi tomurcuklarıyla neşemi görüp sevinen yüzleri,

kalemi tutmayı beceremezken çizdiği beceriksiz çizgileri,

tüm gücüyle sarılmak isteyen küçük kollarını,

iki yana açıp o sabırsız sevgiyi kabul edebilmesini.

Gecenin altısı,

hiç olmamış gibi varım

aşkın perçinleşmiş yanına gömülüyüm

ellerini hissetmek istedim yüzümde

kimdin sen ?

neydin öyle ?

düşlerimdeydin, özlemiydin bakışlarımın

düşüncelerimden yükselen orkestra

boyun eğiyor soğuk yanıma

sessizlik içinde sahiplenmemi beklediler hislerimi

kendi notalarımı sahiplenmemi istiyorlar

anlıyor musun?

tanıdık mı sana da kaçtıklarından

sen kaç sevgiyi kaçırdın habersiz

nerede senin kaçtığın orkestraların.

Yedisi,

gafil avlandığım günün yedisi

kayıplarıyla kabul ettiğim bir aşkın anemonu

al senin olsun anemon

dudaklarımdaki kandan armağan

bir gün yokluktan var edersen beni ellerinde dönüşeceğim.