'' vuruldum,

tam da alnımın ortasından.

yaşadığıma bakma,

sıcak mermi anılarımızı eritip gitti.

adresi yoktu,

derimi parçalayıp boşluğa süzüldü.


bir bendim enkaz olan,

bir bendim yaralanan

ve yaşarken ölen.


mesele beni sevmen değildi,

mesele, seni sevginin ilahi yapmamdı.


ben,

bir mısralık şiirlerin aşığıyken,

adına kıtalarca harfler biriktirdim

bazen sessizliğe bazen de sensizliğe seslendirdim.


kaybı ya da kazancı yoktu bu bitimin,

yaralısı vardı.

ölüme terk edilmiş anılar ordusu vardı.


hırçın dalgaların kayalara çarparken zuhur ettiği gibi

bende huzur aradım, kayalardan çıkan seslerden.


ne hikmetse,

hikmetinden sual olmaz Tanrı'nın kalbime dokunuşunu hissettim.

tüm hikmetler nur misali gözlerime yağdı.


zayıf bırakmış anılar ordusunun başında yıpranıyorum

anıların kararsız ve plansız akınları sonucunda,

sonuçlarına tahmin edemeyeceğim zaruretlerin içine hapsoluyorum


intikali kaybolmuş bir coğrafyanın son konuklarıydık

bir olmanın temelinde yatan gücü güçsüzlüğe devşirdik.

sonrasını mayınlarla döşenmiş başka coğrafyaların

topraklarına kaçmakta bulduk


anıların yüklerini kalbinden söküp aldığım o andan itibaren

hiçbir mayına ağırlığın yansımadığı gibi güzel gülüşünü

evrene armağan etmeye devam ettin


ben her anın hüznünü yaşamaya fırsatım kalmadan,

eksiliyorum(z).


Ne acıdır ki tam olma manasıyla birbirimize düğümlendiğimiz o günden

bu yana, yanıma hiçbir şeyi yakıştırmazken, yanına her şeyi yakıştırıyorum. ''