Ben böylesine öfkeyle yanıp tutuşmazdım Suphi

Hayat, unutmak kadar masum ve güzel olsaydı eğer.


Sofralar; masaların üzerine serilmiş açlık kokan,

Gözlerimde büyüttüğüm dört mevsim yeşil bir orman

Ve işte varlığımın arsız gerçeği: işte insan

Sevilebilirdi Suphi, ah unutulsaydı eğer.


Şu uçuk gökyüzünde pervane bulutlar ve yağmurları...

Küçük bir kız çocuğu, üç buçuk yaşımda avuçluyor baharı

Ve işte Suphi; insanlığımın boğumlarında çınlayan şu şarkı

Dinseydi duyacaktım, o da beni dinleseydi eğer.


Yüreğimin dar odacıklarında sonsuzluğu hatmetmiş bir kadın

Ve elleri sanki boynumda; sevmektense öldürmeye yakın.

Suphi, kırsaydım pürüzsüz mermerlerini bu onulmaz karanlığın

Yaşardım ya da şu anılar yeniden alevlenmeseydi eğer.


Ben sıkıştım çelik sınırlarında alacalı geçmişimin yine.

Unuttum Suphi: merhaba nedir, ne katıyorlar tebessümün içine?

Halbuki söylenmişti; kardeşim, yeni 'Günaydınlar' akacaktı ellerine

Eğer uyandığımız gün hakikaten aysaydı eğer.


Ben böylesine yılgın bir adam değildim halbuki

Beni anımsamak bu hale getirdi

kardeşim Suphi.