Her sevda başka bir tomurcukla varolurmuş kalpte.

O tomurcuktan filizlenen çiçekler

Bambaşka bir renkte, şekilde vücut bulurmuş.

Yasanmışlıklarla serpilir, büyürmüş...


Ve kalp her sevdadan geçtiğinde yeni bir benlige kavusurmuş.

Bundandır ki insan aynı kalple sevemezmiş iki defa.

Kanı aynı damarlar pompalıyor olsa da her defasında debisi başka,akışı başka...


Kalbimde yeşerecek bir toprak dahi kalmadığını düşündüğüm bir iklimde,

Hiç beklemedigim kadar büyük ve berrak bir sevgiyle düştüm aşka.

Hiç beklemediğim bir hızla attı kalbim.

Ben bile inanamadım başta.


Bu atış ki benzemiyordu hiçbir ritme.

Yeni, heyecan verici ve tüm benliğe işlemek istercesine güçlü bir atış.

O atışla değişti tüm hayatım.

Baktığım ufukta iki yüz görür oldum.

Kurduğum düşte iki beden.


Ve bir sabırsızlık kapladı ruhumu inceden inceden.

Böylesine derin bir tutkunun tomurcuğu ne renk açardı acaba yüreğimde.

Ne denli büyürdü, serpilirdi çorak benliğimde.

Kollarında bir yaşanmışlık biriktirmek için çırpınmaya başladım.

Sırf onda uzun kalabilmek icin yavaşladım.


Güneşin doğuşuyla gökyüzüne yöneldi tomurcuğum.

Ve onun eşsiz rengine kavuşmaktı bütün arzum.

Güneş süzülürken yaprakların arasından,

Bir rüzgar esti kalbin en sol tarafından.

Sarsıldı önce, ama sökülmedi toprağımdan.

Ve soğuk aldı tomurcuğum.

Onu var eden meltemler tarafından.


Hala kalbimi toprağında durur.

Yaşanmaya fırsat bulamamış bir aşk,

Açmaya fırsat bulamamış bir gonca.

Ne rengi bilinecek ne kokusu.

Hep içimde bir sızı,

Bir belirsizlik olarak selam duracak aşka.