Görmemek için çaba sarf ettiğin her şey bir gün karşına anıt gibi dikilecek. Hani taştan. Ağır. Bir yerini vurursan canın falan acır. Sanıyorsun ki bıçağa dokunmazsam beni kesmez, oysa sen her gün o adamın gözbebeklerinin kıvamını ezberlerken... Aşk belki de sevdiğin kadar kesmektir diyor, esnaf abi. Yakmaktır belki. Yıkmaktır yıkık surları. Bazı anların oluşunu defalarca hayallerken, bazı anları silmek için her şeyi yapar gibi. Benim denizimde bir tane bile balık yok. Bu kötüdür. Arısız hayat olmaz gibi, bu okyanusta nasıl köpek balıklarını bulamıyoruz? Dişler gıcır gıcır. Bazen tütün yer gibi. Tüküre tüküre konuşur gibi bazen bazılarının suratına. Bak, bana bak, ne haldeyim görüyor musun, diye bağırışının ardından sesinin kısılması. Görmüyor değil mi? Yarayı sarmayı aslında biliyor ama senin yaralarını görmek bile istemiyor. Oysa en başında dedim ben: her şey anıt gibi dikilecek karşısına. Ve kızım, rahat ol. onun kafası yarılacak.