Totem Yayınları tarafından 2021 yılında Türkçe olarak da basılmış bu kitap, iki bölümden oluşmakta: Logoterapinin Temelleri (Birinci Bölüm) ve Logoterapi Uygulamaları (İkinci Bölüm). Aşağıdaki alıntıların büyük bir çoğunluğu ilk bölüme aittir. Kitabın ikinci bölümü daha çok teknikler ve kuramsal bilgiler nedeniyle ruh sağlığı profesyonellerine hitap etmektedir ancak elbette “kendi kendine yardım” dediğimiz olgu, ikinci bölümü okumanız, okudukça iyileşmeniz için sizi destekleyecektir. Birinci bölüm ise ikinci bölümün aksine, yaşamındaki anlam(lar)ı arayan “sokaktaki kişinin” kalbini hızlandıracak satırlar içermektedir.


Alıntıları seçerken tek başına da bir mana verecek ve kendini açıklayabilecek kısımlara özen gösterdim. Keyifli okumalar.

 

“Yazgıdan daha güçlü olan, onu çekme yürekliliğidir.” (s.20)


“İnsanın özgürlüğü, koşullardan özgür olmak değildir; o, insanın karşılaşabileceği koşullar karşısında tutumunu belirleme özgürlüğüdür.” (s.30)


“Benim iddiam şudur: Aşk gerçekten yalnızca cinselliğin yüceltilmesinin sonucu olamaz, yüceltilme yapıldığında aşk zaten en başından beri ön koşul olarak oradadır.” (s.34)


“Haz ne kadar çok amaçlanırsa amaç o kadar ulaşılmaz olacaktır.” (s.49)


“Aslında haz, asla insani çabanın bir hedefi değildir; o daha çok bir etkidir ve hep böyle kalmak zorundadır.” (s.49)


“İşte bu durum mutluluğun peşinden koşmaya neden gerek olmadığını açıklar; mutluluk için bir neden varsa onun ayrıca üstüne düşmek gerekmez.” (s.49)


“Özgürlük gerçekten olumlu bir bütünleyiciye ihtiyacı olan olumsuz bir kavram. Olumlu bütünleyicisi de sorumluluk.” (s.65)


“Değerlere sahip olmak insanın anlam arayışına kısmen cevap verir; çünkü en azından tipik durumlarda insan karar vermekten kurtarılmış olur.” (s.73)


“Eğer dünyaya veya dünyadaki bir şeye bakarsanız ondan daha fazlasını, yani bakış açısını da görürsünüz.” (s.77)


“Vicdanımın yanılabilme olasılığı, bir başkasının vicdanının doğruluğu olasılığını ima eder. Bu da alçak gönüllülüğü ve ılımlılığı gerektirir.” (s.83)


“Hoşgörülü olmak bir başkasının inancını paylaştığım anlamına gelmez. O yalnızca, bir başkasının kendi vicdanına inanma ve ona itaat etme hakkı olduğunu tanımak demektir.” (s.84)


“Bu sınıflandırma; insanın yaşamın anlamını bulabileceği üç temel yolu yansıtır. İlki insanın dünyaya yaratımları aracılığıyla verdiği şeydir; ikincisi onun dünyadan karşılaşmaları ve deneyimleri aracılığıyla aldığı şeydir, üçüncüsü insanın değiştiremeyeceği yazgısıyla karşılaşmak zorunda olduğunda ortaya çıkan çıkmaza karşı takındığı tavırdır.” (s.88)


“Burada yalnızca değiştirilemez yazgıya gönderme yaptığımı vurgulamama müsaade edin. Tedavi edilebilir bir hastalıktan, ameliyatı olan bir kanserden acı çekmeyi kabul etmek hiçbir anlam doğurmayacaktır. Bu, kahramanlıktan çok bir mazoşizm meydana getirecektir.” (s.89)


“İnsan ne yaptığından, kimi sevdiğinden, nasıl acı çektiğinden sorumludur. Bir değeri bir kere icra ettiğinde, bir anlamı bir kez icra ettiğinde onu bir kez ve sonsuza kadar gerçekleştirmiş olacaktır.” (s.92)


“Acı çekmenin -yalnızca önlenemez ve kaçınılamaz acıların elbette- anlamı, olabilecek en derin anlamdır.” (s.93)


“Sahici bir genç, yaşamının anlamı sanki cebindeymiş gibi davranmaz, onu sorgulamaya cesaret eder.” (s.113)


“Eğer ufkumuzu yalnızca genişletirsek özgürlüğümüzün tadına vardığımızı fark ederiz ama sorumluluğumuzun mükemmelen farkında değilizdir. Eğer farkında olsaydık, bizim tarafımızdan gerçekleştirilmeyi bekleyen pek çok anlamın var olduğunu görürdük.” (s.116)