Anlam arayışında yaşamın anlamını bulmak, bulabilmek. İnsan benliğinin ömür sınırları çerçevesinde duvarlara çarpa çarpa arayışı, bu çarpışlar neticesinde yara bere içinde kalışı, çektiği acılar için suçlu arayışı, suçluyu - suçluları bulduğunu zannedip bir türlü bulamayışı.

Çoğunlukla anlık ego tatminleriyle, küçük hesaplarla kompleks girdabında savrularak avunuşu. Kendine söylenen, kendine söylediği yalanlardan oluşmuş sahtelik katmanlarının altında kalmış nadide bir taş gibi en salt özünü göremeyişi.

Kültür, değer öğretileri, ortam, çağ, suyun bardağın şeklini alması gibi bizi şekillendiriyor. Bu etkenler en derindeki en gerçek özümüzü değiştirmiyor. Gerçeklerimizi görmezden geldikçe, fark etmedikçe çığlıklarına kulaklarımızı tıkadıkça sürekli bardağın şeklinden rahatsız oluyoruz.

Gerçeklerimizi görmedikçe, farkına varmadıkça, buluşamadıkça, gerçeklerimizi var edip somutlaştırmadıkça anlam arayışımız havanda su dövmenin ötesine geçemeyecek.