diyeceksiniz ki bu ne karmaşık şiir

ne anlattı adam bunca cümlenin içinde


-siz hâlâ anlam peşinde koşmaktan yorulmadınız mı?

gevşeyin lütfen.



birinci bölüm



bir çekicin kalın yüzüyle kestim ayağımdaki bağı

demir demire değer bir ses

-yalpalamak olağan

olması gereken: direnmek

ellerimi keskin yüzüyle budadım.

acı: görece


ne yapılır bunca zaman sonra?

diye sordum kendime

kendimle seviştim -çok sonra

masamdaki biblolar duvara döndü yüzünü -siz kimsiniz?

çığlık atan adam renklerin arasına gizlendi

tuttum kendime çevirdim


salon çiçekleri uysal,

ve uzak nasihatlere konu olmaktan

aferin, dedim. bilgelik sizlerdedir.



sonra baktım bu cumartesi fazla

bu sakinlik

bu kuş sessizliği

bu döngüde bir şeyler eksik

-hadi dışarı çıkıp biraz eğlenelim.



ikinci bölüm



ünlü kediler sanal marketler

coffee shoplar chef’in restoranları

turistik duvarlar gökyüzüne engel şemsiyeler


hiçbir tabelada bulamadım dilimi


ve gökyüzünü görebilmek için

çok katlı binalara tırmanmak gerek



dedim belki denizdir kendini bunca değişimden koruyan

balıklar balıkçılar balık peşinde

sudan korkan kediler

ufukta batan güneşin bir izleyeni vardır

deniz, denizdir.


-kim boyadı onu bu petrol rengine?


üzülmedim diyemem ama

üzülmek: ömürden harcayan bir tanışık.



her şeye rağmen kuşlar hâlâ kuştu

beni görünce yeniden ötmeye başladı birkaçı

matemiymiş kuşların böyle sessiz kalması

-gelin, dedim. sizi çiçeğimle tanıştırayım.



üçüncü bölüm



bu televizyon bu haberler

ergonomik yataklar

hadi yemekler hazır evinde sanki kölen bekler

çocukların elinde telefonlar

baba nasıl büyüdün sen, sormazlar

sen nefes aldıkça

her şey yolunda derler.


-yıllardır gökyüzüne bakarım bir kere göremedim pembe bulutlarınızı.



sonuncu bölüm



beyaz yakasının ütüsüyle her daim gurur duyan

ve uykusuz gözleri terfiye bulanan

biri çıkıp aranızdan

diyecek ki:


bak bunu biz inşa ettik

bu ve diğer her şeyi

iman et ve gurur duy bizimle


sen

milyarlarca dişlisinden birisin bu çarkın

çekip koparsan bile kendini

-etin kemiğin kanaya kanaya

o çarkta olmak isteyen gene milyarlar var

bir köşede zavallı ölmeyi beklersin


biz sana dokunmayız sen istersen bin yaşa

ama gücün yetmez yarattığımız bunca tabuları yıkmaya

altında yıkmak için savaşan

bir dolu cesetler var


bilgece bir söz istiyorsan:

en çok hür bir balığın hakkıdır karayı görmek

belki görür ama sadece oltanın ucunda



ona diyeceğim şu ki:


biraz cesaret.

nefesini tut ve karaya zıpla

belki ölürsün ama

kendinin kahramanı olursun bu yaşamda