Sözler verilir, kalpler kırılır insanlar ise daima gelir ve geçerlerdi...

Sevişmek arzusunu tatmin edebilmek için 'seviyorum' veya 'aşk' bu dediğimiz zamanları bile çoktan geçtik.

Cinselliğin izdüşümünde ihtiraslarımız peşi sıra koşturup duruyoruz.


Oysa bir martıya karşıya geçerken simit uzatmaktı biraz hayat,

biraz biraz sabahlayıp elinde şarap o karşıdan dönmekti sabah ayazı vururken yüzüne

Haydarpaşa' ya...


Beklenen, birbiri peşi sıra eklenen günlerin

anlamsızlığı 'beyhude' bile değildi artık.

Bir şeylerin anlamsızlığı, karşısındaki şeylerin anlamıyla,

boşluk ise önceki kabına sığmayan günlerle ölçülebilirdi ancak,

ne yazık ki bu anlamsızlığın ise mahiyetine lügat ta hiçbir kelime karşılık gelmiyor

dahası geçmişte yaşanılan hiçbir gün, şimdikilerin karşısında bile duramıyordu...