Anlat bana, oyun parklarının nasıl eskidiğini
Ve bıçakların hayalleri kesmediğini
Anlat bana ben yabancıyım, bu düzeni keşmekeşi
Anlat bana, rüzgarın eskiden böyle esmediğini
Yağmurun bu kadar hızlı yağmadığını eskiden
Narin narin düşerek, aşıkları ve ahmakları ıslattığını
Sahi, güneş daha önce böyle afili batmadı mı tepeden
Anlat bana; insan nasıl sevilir
- Şu yağmur yüzümüze vura vura bizi ıslatırken -
Anlat bana, sonra öğret diken üstünde nasıl yürünür
Anlat yoksa unutacağım yarını ve dünü
Hani tam üç kurşun sıkılmıştı, üç kurşun geleceği delik deşik etmişti
Üç kurşun tam üç can almıştı
Anlat bana, üç kurşunlu o kanlı düğünü
Sonra hayallerden bahset şu yağmurun altında
Anlat bana, hayaller nasıl asılır umut kalmadığında
Söyle bana, gücü var mıdır darağacının bu yükü kaldırmaya
Anlat, yoksa çıldıracağım eğer inancım kalmazsa
- İnanmanın ve yaşamanın en ağır geldiği yerden sarıl bana -