Başarılı insanların arkalarında zayıflıklarını saklamaları kendilerine zarar veriyor biraz. Depresyon ve kişilik bozukluğu gidiyor zaman zaman ziyaretlerine...

Cehennem diye bir şey yok, bilemiyorum belki gerçek benliğim olabilir. Lanet olsun, gerçekler saptırılıyor. Daha önce bahsettiğim mücadele başlarını ağrıtıyor. Sosyofobim başladığında küçüktüm. Daha o zamanlar başlamıştı zihnim zehirlenmeye. Bazen korktuğum oldu kendimden. Kendimden nefret eder hale gelmiştim üzerimdeki depresyon sayesinde. Çok olmuştu benliğim öleli. (Ben öldürdüm.) Uzun bir süre kendimi başkalarıyla kıyaslayıp tutkumu öldürmek günlük uğraşım haline gelmişti. Beni tanıyamadıklarını söylüyorlar. Ben bile tanıyamıyorum kendimi, başkası nasıl tanıyabilir ki? Hiç kimse tanımıyor beni... Alışkanlık haline gelen "Umurumda değilsiniz!" gibi cümleler zayıflığımı saklamak için kullandığım cümleler. O zamanları silmek istiyorum; anıları... İnsanlardan korktuğumdan gidip saklanmaya çalışmıştım. O zamanlar ben başarmak için her şeyi yapabileceğimi düşündüm. Zaman geçtikçe bir canavara dönüştüğümü hissediyorum. Dönüştüğüm o canavar gençliğimi başarı uğruna satıp daha fazla zenginliğe göz dikiyor. Boynuma tasmasını geçiren berbat açgözlülük zaman geçtikçe daha da yutuyor beni içine. Ağzımı açmayı denesem de iyi kötü ağacın her meyvesini yutmam gerektiğini söylüyor bana. Karşı gelirsem zirveyi terk etmemi istiyor benden. Tabiatım defalarca reddetmeyi denedi. Sayısız kez kazıdı zihnim ızdırabı. Öz saygım gurur duymak yerine kendime ihanet ettiğimi söylüyor. Gerçekleşebilecek çocukluk hayallerim gözümün önünde. Birçoğunuzun söylediği gibi yapamıyor değil yapmıyoruz, kahretsin! Sizler biraz sendelediniz diye dünyanın bütün yükünü taşıyormuş gibi yapmaktan vazgeçin! Eğer benim felaketim senin mutluluğun ise seni mutlu etmemek adına ben mahvolacağım. Eğer bütün bunların nedeni bensem, karşılığında vazgeçiyorum!