Bir ablam olmadığı için hiç anne yarım olmadı, ama bolca yaram var. Sütünü ememediğim için mi, yoksa doğurmakla anne olunmadığı için midir bilmem, bana sevgisini hiç göstermedi annem. O anne çocuk bağı oluşmadı aramızda. Doğduğumda sevindi mi, ondan bile emin değilim. O kadar kendisi ile meşguldü ki, anneliğe sıra gelmiyordu belki de. Sevgisini kazanmak için yıllarca çırpındım. Yediğim dayaklar, duyduğum küfürler bile buna engel olmadı. Sevsin istiyordum sadece, ama başaramadım. Ne zaman psikolojiden biraz anlar hale geldim, işte o zaman annemin bir narsist olduğunu anladım. O kadar zor ki narsist evladı olmak. Düşünsenize ihtiyaç duyduğun sevgiyi, ilgiyi, alakayı ve desteği sana değil sadece kendi egosuna gösterebiliyor. İşte bu yüzden aslında annesi hayattayken öksüz olan birine dönüşüyorsun. Nefret de etsen sevmeye devam ediyorsun ama. Oysa ki bazı bağların kopması gerekir sağlıklı bir yaşam için. Kopamıyorum. Olmuyor. Çünkü içimdeki çocuk hala annesini bekliyor bir yerlerde. Ona özlem duyduğu anne sevgisini, belki anne olunca kendim verebilirim. Belki kavgam o zaman biter ve o çocuk ağlamayı bırakıp artık gülmeyi öğrenebilir. Anne sevgisinin eksikliğin yaşayan herkesin içinde iyileşmeyi bekleyen bir çocuk vardır. O çocuğun yüzünü güldürmek ise en büyük ve en zorlu görevimiz.