Antik Kentlerden Fısıltılar


I

bu kent metropol olamamış bir nekropolis

yâni ölüler kenti! 

ve ben yalnız gladyatör

çarpışırım spartacus'un kılıcını tutarak

geçmişin üzerime saldıran acılarıyla. 


ll

herakleitos'un dersine giremesem de 

bilirim tek değişmeyenin değişim olduğunu

bir insanı aynı insanda bile bulamazken insan

başka insanda arar durur bir umut lisânıyla. 


III

târihin çöplüğünde dolanan bir antikacı

ölü şâirlerin ruhundan antik acılar çıkarıyor.

lisânıma egzotik kalsa da ecnebi alfâbesi şâirin

bağdaşırım melâlini meâl edindiğim mısralarında

değişen zamanların aynı kalan acılarını çakozlarken

kalbimin duygu dragomanlarıyla.


IV

kesik başlı yontular anlatıyor aslında

roma'nın vahşiliğini ve sanatsal kişiliğini.

kolezyumdan lâhite taşınan ölü ve öfkeli bir lejyoner

bir cinâyet meydanını poz podyumuna çeviriyor.

kâtiller ve kurbanlar / yâni târihin kurumuş kanları

geleceğe estetik kaygıdan yalancı şâhitlik ediyor. 


V

insan kendi belirsizliğinin esiridir (eseridir) 

zamanla 'derin arzular ölümcül bir nefrete dönüşmektedir'

isâ'nın çarmıhını gerenler incil'e imân ediyor şimdi

yaşamda anlam aramak bu kadar laçka bir şeydir

demokrasi tâcirlerine çağrı:

sokrates'in öğretisi baldıran zehriyle daha da güçlenecektir! 


VI

eros tutuldu mu ki acaba bir tanrıça güzeline 

hüznü bilmeyen ne diye aşkın tanrısı ilan edilmiştir! 

belki de aşk acıya sevgili, acı aşka sırnaşıktır

çünkü aşkın tanrısı eros, 

afrodit ve ares'in yasak aşkından doğmuştur

işte bu yüzdendir aşkın imkânsıza mahkûmluğu. 


VII

sayın tanrılar, mezarsız ölü tanrılar! 

bir zamanlar ki tapılan bir kutsallıkta iken

dalga geçilir oldunuz mit oldunuz mitos oldunuz

sırayla eskidiniz yok oldunuz yenileriniz doğdukça 

nietzsche'nin kaleminde örüldü kefeniniz tümden

- "god is dead!" / âh ki biz kâtillerin kâtilleri! 


21.01.2024

Berat Güney