Antika biblonun ruhu vardır... Değerini maddiyat değil zanaatkar ve yaşanmışlıklar belirler. Her ince detayında zanaatkarın aydınlattığı ya da gün yüzüne çıkarmadığı düşünceleri gezinir. Bibloya her dokunan kişinin duyguları, yaşanmışlıkları siner. Kişiyi etkileyen, aklından çok yüreğinin artık bir parçası olan her yaşantı ise pırıl pırıl güneşli bir havada meydana gelmez. Yaşam, çok klasik bir tanımla gemide kaptan olmaya benzer... Fırtınalı, denizin hırçın olduğu zamanda pes etmeyip ve en önemlisi başarmak mühim değil kendin olarak karaya ulaşmaya çalışıyorsan eğer eskiyi yad ederken dahi aynı duyguları yaşayabilir insan. Her mücadelemiz bir yaşantı ve her yaşantımız ise bugün için antikadır. Ne olursa olsun eskiyi değerli kılan bazen başkalarına, bazen olaylara, kimi zaman da kendimize karşın verdiğimiz mücadelemiz ve yadsınamaz olan emeğimizdir. Hatta işin özü eskiler, "eskiden sevdiğimiz" insanlara rağmen güzeldir.