Sabâh oldu, güneş girecek odama.

Artık üstüme germe, o karanlık perdeyi.

G'özünden düşen, sözünden de düşmüş.

Eteklerin zil çalarak yürümüyorsun, değil mi?

Nereye koysan durmayan, durduğu yeri boğan,

Seni görünmez iplerle olduğun yere bağlayan,

Bir şey vardı, adını hatırlayabiliyor musun?

Öyle köhne, öyle vîrâne bir şey lâkin;

Dilimin ucuna gelecek kadar yakın,

Kulağıma ezelde üflenmiş kadar uzak...