yağan bir küllük içinde,
düşmanlığın esiri,
dudaklarındaki mühürle ellerinden kayıp giden
prangalarla dolu bir oda,
arafta kalmış bir derinlik,
ucu bucağı olmayan gökyüzünde ferahlığı taşıyan,
ruhunun elleri ezilirken kendiyle kalamayan o kız.
aynalardan korkan,
onu yansıtan, ona dair ne varsa
kendiyle alakası olmayan şeylerde bile
korku ruhunu ele geçiriyormuş.
hangi el bıraktı, hangi yüzlerde kendini dağıttı,
içindekilerle bir olup savaşmış,
içindekilerini içinden söküp atamamış gibi.