İçimi doldurduğum zehir

Bu bırakmam dediklerimi bıraktıran kararlılık 

Yalnızken okuduğum şiirlerin tahayyülü

Karanlık bir gecenin ertesi

Her pazartesi 

Bilimsel yaklaşıyorum güneşe

Yanıyorum 


Öldürdüğüm zamanın hıncı

Sayfaların arasında beliren matbu bir koku

Ve tutamadığım kuşlar 

Unuttuğum anılar 

Uçuyorum


Tavanlarında kendimi aradığım bir oda

Duvarların dualarım

İçime dolan sevinçler 

İsteksiz ayrılışlar

Sonra ölenleri hatırlıyorum 

Susuyorum 


Madem bir kurşun mesafesinde son 

Tekrar deneyemeyeceğim âşikar 

O zaman hiç açılmamalıydı bu kapak

Merakı öldürebilseydik

Hiç doğmayabilirdik bu dünyaya

Diyorum 


Anlatmasam delireceğim hadiselerin hüznü 

Yazmasam öleceğim cümlelerin özrü

Yürümesem düşeceğim yolların dönüşü

Okumasam küseceğim şiirlerin son dörtlüğü

Ve bir adamın boynunda kravatlarla ölüşü

Üzülüyorum


Küçüktüm, Frankenşytan'dan korkardım

Büyüdüm, her yer Frankenşytan oldu

Alıştım, bu korkularımla yaşamaya

Üzüldüm, fakat hiç unutmadım kâğıtların sağ üstüne adımı yazmayı

Sustum, çünkü konuştukça eriyen bir mekanizmanın küçük bir dişlisiydim

Gittim, sistem bozuldu

Bozuldum, bir halde kendi hâlinde bir halci oldum 

Ve bu kapıyı da aralık bıraktım

Gidiyorum