Seni mi görüyorum şu gelişigüzel sanrılarımda?
Yoksa cennete attığım uzunca bir bakış mı bu?
Senin kokunu mu çekiyorum içime?
Yoksa cennetten soluk mu bu ciğerlerimin içine?
Soru sormanın anlamı yok sanırım
Baktığım her yerde sen varsın sanarım
Cebimde, ruhumun en masum yansımalarını
Kalbimde, sana olan açlığımı taşırım
Ah, gözlerinde galaksiler taşıyan kadın
Kıskançlığı mı seni üzen şey tanrıçaların?
Gülümsemenle mi bu geceyi aydınlattın?
Yoksa bu kaderden bana bir mükafat mı?
Bir dirhem aşk beni böylesine sarsan
Bir tutam kokun, bu dizeleri yazdırtan
Bir çocuk kahkahası gibisin öyküme neşe katan
Bir toparlasam keşke şu hisleri kalbimde parlayan
Masmavi gökyüzü, silüetin kadar güzel bir gün
Zarif kollarında barınır yıldızlarla bezeli gökyüzüm
Karanlıkların bağrından doğar kavuştuğumuz gün
Yine senin gibi, başından sonuna sana özgü
Anlatabileceğimi artık düşünmüyorum
Tebessümün dışında bir şey düşünemiyorum
Seni, seninle, sana anlatmaya çalışmayı
Bilmiyorum, hiç becerebiliyor muyum?
Hasretin tüter burnumda aramıza caddeler girdiğinde
Bir ayaklanıştın sen bana, alacakaranlığa sertçe düştüğümde
Hayata karşı protestoydun, acılar yakamızdan tutup çektiğinde
Ve sonunda bir devrim yapıldı, ellerin benimkiler ile birleştiğinde