Yıldızlara bakmak varken

Neden kazar toprağın dibini insan?

Umduğu bir şey var gibi

Vaktinden önceki bir sondan.

Sanılır ki insan, mutlu olmaya gelmiştir bu dünyaya

Yanılıyorsunuz, amacınız olan mutluluk değildir

Dünyanın varlık sebebi

Üzgünüm, ama her gün yeni bir sınav vermeye

Uyanıyorsunuz bu dünyaya.

İyilik yapacaksınız,

Her zaman iyilik beklemeyerek.

Ağaç dikeceksiniz,

Büyüdüğünü görmeyerek.

Domatesin tohumunu ekeceksiniz,

Ama onu yiyeceksiniz varsa

Az bir zamanınız daha.

Kötülük yapacaksınız,

Bazen layığınızı bulmayacaksınız ama

Pişman olursanız,

Gizlenen cezalardan kurtulacaksınız bir ihtimal.

Yalan söyleyeceksiniz,

“Yalan söylemeyi sevmem” diyerek.

Yalanlar söylenince canınız yanacak,

Yaşamak istemediklerinizi

Yapmamayı öğreneceksiniz.

Yanlış kararlar alacaksınız,

Doğruları bile unutturacak.

Kibirleneceksiniz,

Bazen aklınıza fazla güveneceksiniz.

Umulur ki orta yaşa gelmeden kibrinizi yeneceksiniz

Aksi halde kendinizi de diğerlerini de

Kumaşınızın kalınlığı kadar görebileceksiniz.

Yıldızlara bakacaksınız,

Evrenin büyüklüğüne kafa yoracaksınız

Kendinizi küçücük hissedeceksiniz yaptığınız kıyaslarda

Haklısınız da,

“Bir karıncadan ne farkım var” diyeceksiniz uçağa binince

Yanılıyorsunuz, bir karıncadan farkınız var

Özgür iradeyi keşfedeceksiniz,

Varlığın bir olduğunu fark edeceksiniz,

Karıncadan farkınızı ve bir karınca gibi oluşunuzu anlayacaksınız

Ya da anlamayacaksınız

Uçaktan inip bir taksiye bineceksiniz

Sağdan soldan konuşacaksınız şoförle

Karıncaların varlığını unutup gideceksiniz.

Seveceksiniz, ama mutlaka sevilmeyeceksiniz

Kimsenin düşüncelerini de hislerini de

Kontrol edemeyeceğinizi göreceksiniz.

Önce her şeyi değiştirebilirim sanacaksınız,

Bazen kendinizi bile değiştiremeyeceksiniz

Gücünüz yok sanacaksınız,

Yolda yürürken bir kaldırıma oturacaksınız

Bazen etrafınızdakilere kafa tutacaksınız

Fikrinizi kabul ettirmeye çalışacaksınız

Gücünüzü kanıtlayacaksınız.

Gücü sahip olunabilen bir şey sanacaksınız

Tıpkı parayı, insanları, ideolojileri sandığınız gibi

Bu dünyada hiçbir şeye sahip olamayacağınızı

Anlarsanız eğer rahatlamayacaksınız,

Ama en azından sonu belli bir yolda

Vaktinden önce varmak için bitişe

Bu kadar koşup yorulmayacaksınız.

Mola yerlerinin tadını çıkaracaksınız,

Bahçelerdeki çiçekleri göreceksiniz,

Kim bilir belki kendi bahçeniz bile olacak

Daha fazla domates yiyebileceksiniz.

Sevmek, sevilmeye ihtiyaç duyar sanacaksınız

Sevilmek için çareler arayıp kendinizden olacaksınız.

Sevme hissinizi insanlara yöneltemeyeceksiniz kimi zaman

Hak etmediklerini düşüneceksiniz.

Hak etmediğinizi sandıklarınızı yaşayacaksınız

Fazla ya da eksik.

Belki çocuk sanılacak yaşta

Hayal kurmayı unutacaksınız.

Çizilmiş gibi gelecek yolunuz,

Karşı çıkamayacaksınız.

Halbuki yolları insanlar çizemez,

İnsanlar yolları boyayabilir ama istedikleri renge.

Hayal kurmayı hala becerebiliyorsanız

Bir iki hayaliniz olacak

Uyumadan önce aklınıza gelen.

Bazıları hiç yaşanmayacak,

Bazılarıysa gerçekleştiğinde mutluluk vermeyecek.

İstekleriniz bitmeyecek,

Ne kadar çok isterseniz

O kadar çok ihtiyaç duyduğunuzu anlayacaksınız bir gün

“İhtiyaç” bu kadar kolay harcanan bir kelime değildir aslında

Belki fark edersiniz ve ikinci domates fidenizi komşunuza verirsiniz.

Kendinden vermek eksiltir sanacaksınız,

Nasıl çoğalıyorsunuz şaşacaksınız.

Ya da eliniz çok sıkı olacak

Miras bırakacaksınız çocuklara

Bıraktığınız arsayı satmaya çalışırken

Anlaşamayacaklar parsellerde

Haberiniz olmayacak yattığınız yerde

Keşke domates ekseydim o tarlaya diyemeyeceksiniz

Bir yere gideceksiniz dünyada olmayan

Kimse bilmeyecek en büyük sırrınızı.

Dünyadayken dünyayı düşünmemek olmaz

Yaşayacaksınız,

Dünyaya gelen yaşar vakti varsa.

Bazılarınızın bir hayatı bile olacak insanlara uyumlu

Diğerleriniz de gece gökte yıldızlara,

Gündüz yerde ağaca,

Bir insanın kalbine,

Kendi düşüncelerine dalacak

Düşüncelerim kıymetli sanacak

Bir bakacak ki bir gün onlar da gitmiş

Yerinde başkaları var.

Değişimden korkacaksınız

Elinizdekileri hep el altında tutmaya çalışacaksınız

Bazen sarıldığınız eski bir vazo yanı başınızda öleceksiniz

Eninde sonunda bir şeylerden vazgeçeceksiniz.

Kendinizi seveceksiniz

Sevmelisiniz de yeteri kadar

Sevdiğiniz kadar nefret etmeyi,

Nefretin yalnızca kalpleri değil

Domatesleri bile kuruttuğunu tadacaksınız.

Bir şeye fiyat biçmeyi öğreneceksiniz

Zamları takip edeceksiniz,

Faturalar ödeyeceksiniz,

Mutlaka eliniz bulaşacak hesap kitaba

İnsanlara değer biçilmez onu öğrenemeyeceksiniz

Yanlışlıkla market torbalarınıza koyacaksınız insanları

Kendi koltuğunuza oturtacaksınız

Kendi hesap makinenizle ederini bulacaksınız

Ne yazık ki insan değil, terazi biriktireceksiniz çoğu zaman.

Yalnız da kalacaksınız,

İçinden çıkamayacağınızı sanacaksınız düştüğünüz kuyuların

Kalabalıklardan da sıkılacaksınız

Kötü sözler duyacaksınız, ağlayacaksınız da

Gizli ya da alenen

İçiniz taşacak, denizlerin dalgasını hatırlayacaksınız

Kötü sözler söyleyeceksiniz,

Sakince ya da bağırarak

Ağzınızdan kaçacak, damlatan muslukları hatırlayacaksınız.

Sevineceksiniz de

Üzerinize yağmurlar yağacak

Üzerinize güneşler doğacak

Bazen insanlar yolunuza set kuracak

Bazen siz sabote edeceksiniz kendinizi

İlla ki bir şeyler olacak mutlulukla aranızda

Fark ederseniz ki mutluluk amaç değil,

Yolunuzda değil,

Kendinize ve yaşayan her şeye tutunacaksınız

Bir ağacın gövdesine sarılarak,

Belki gidip bir domates ekerek bir saksıya

Belki de dönerek içinizdekine

Bir şeyleri artık toprağın altında değil

İçinizdeki insanda arayarak

İnsan çocukken bilir de büyüyünce unutur

Siz hatırlayacaksınız.

Yasaklar da çıkacak karşınıza kurallar da

Uyacaksınız ya da cezalandırılacaksınız

Karar sizin olacak

Büyümek hep bir kararın eşiğinde olmaktır,

Öğreneceksiniz, mecbursunuz

Çünkü bu dünyada eşiklere basmadan yürümek

En büyük yasak.