Çatırdayan gökyüzünün altından yazıyorum

Elektriği kesilmiş bir sokağın karanlığını yudumluyorum

Yarasalar sevişmekte uluorta

Medeniyetin icadı diyorum

Yıldızların kuyruğundan tutuyorum ürpererek

Âmâ gözlerin ışık kuyusuna düşmesi gibi.

Duvarı çöken evin kenarına tünemiş gölgemi görüyor

Yalnızlığımın asilliğini yudumluyorum.

Az sonra tekerleği patlamaya yüz tutmuş bir araba beliriyor karanlığı delerek

İçinden fırlayan 'Arnavut Kaldırımları' şarkısı değiyor kulaklarıma

Teker toz oluyor, araba buz.

Ben kala kalıyorum şarkının sen kokan tınısında

Senin sesine dönüşüyor şarkı

Senin sesine sözler

Sanki tüm şarkılar senden gelmiş dünyaya

Afallıyorum ,

Sesini yudumluyorum.

Yağmur duruyor sonra

Toprak sokuluyor yanıma, yıkanmış kokusuyla

Aydınlanıyor yer , gök, toprak...

Hepsini sana ithaf ediyorum

Hepsini senden ilham...

Şu dökülen kum saatine bakıyorum

Uykusu gelmiş

Saati gelmiş özlemenin diyorum

Özlemi yudumluyorum.

"Birsürü kuru gürültü "

Sonrası müphem bir uyku hâli.