Topukları çatlak, saçları kırık ve dağınıktır

Talazın esintisinde kabaran tenine

Çamdan sarkan reçine gibi yapışmış

Tek parça, çiçek desenli elbisesi daracıktır

Emeği, ince belinden geniş

Hayalleri köyünden büyük

Aklından geçenlerden usanmış başı

Beyaz bir lale gibi büküktür

Biçerdöverin güneşte parlayan bıçağı

Ayakta durmakta zorlanan yorgunluğuyla

Cami şadırvanın bozuk musluğundan akan

-okunmuş suyun üzerinden geçerken -

Onun yüreği!

Kerpiç duvarın arkasında yanan ocaktan daha sıcaktır

Gavurda zengin olmuşlar

Tarlaya kuyu vurmuşlar

Şehirde okumuşlar

Köyde bin insan bir olmuşlar

Dinledikleri her türküde ona yanıktırlar

Tarhananın üstünde yüzen zeytinyağı gibi

Alnı terden parlamış

İncecik kolu su helkesinden kırılmış yılmıştır

Önünde giden sığırın kuyruğu

Ardında koşan eniğin iniltisi

Ötede bir yerde kaval sesi

Pabucuna bulaşmış tezeğin kokusu

Geçmişin isini geleceğe çalmıştır

O

Topuğundaki çatlağa

-bütün sırlarını saklamıştır.-

Avluya girdiğinde

Kayısılar şerbetli daldan düşmüş

Çocukların sümükleri dudaklarını ıslatmış

İneklerin süt dolu memelerinde damarları kabarmış

Mazot toz ve insan kokusu birbirine karışmıştır...