Gözlerinin rengi aydınlatmıyor gecemi,
Sen, zifiri bir karanlıktan ibaretsin artık.
Sözlerin değmiyor kulaklarıma,
Arka fonda da çalmıyor sesin,
Ben, sağırım artık sana.
Gülüşün dokunmuyor gülüşlerime,
Kahkahalarının arasından dökülüyor yasların ne kadar gizlesen de,
Sen ne kadar gülersen gül bana, acı bir çığlık gibisin artık gözümde.
Bakışların zelzeleye çevirmiyor mesela beni,
Çünkü başlı başına bir enkazsın artık.
Sevişlerin teğet dahi geçmiyor kıyılarımdan,
Sevgi de hiç yanaşmıyor yanına,
Sen, kalbi delik birisin artık.
Kalbinin deliklerinden dökülüyor harflerim,
Anlamını bozuyorsun girdiğin her satırımın,
Sen cümleleri dağıtansın artık.
Süzgecinde çırpınmıyor yüzgeçlerim,
Fanusuna giremem artık.
Keskin bir cam misali ellerin,
Dokununca parçalamıyor artık.
Elimde o günlerden kalma patlayan bir camın izleri var,
Acısı geçti artık.
Kokun... Sızlatmıyor burnumun direklerini,
Çünkü bir rutubet artık.
Evinin, evimin duvarlarında aşınıp durursun,
Ağlar kaplar senin içini.
Ben örümceklerden korkarım bilirsin,
Sen, o ağların kirisin artık.
Varlığın beyhude senin,
Tüm vatanı ateşe de versen yanmıyor köylerim,
Sen, haritadan silinmiş bir topraksın artık.
İşgal altındasın,
Cephanesiz...
Bir savaş meydanının ortasında sevişelim,
Patlayan bombalar arasında ben seni kuşanayım isterdim.
Varmak için sana, mayınlara seni fısıldayarak koşardım kollarına,
Bir kez, son bir kez sarılmak uğruna.
Seni bu dünya velvelesinde dizlerime yatırıp dizlerimdeki o nehre sihirden tozlar serpmek isterdim.
Dökülürdüm sokaklara bu aşk için ve isyan çıkarırdım.
Muharebenin ortasında bir başıma bırakmasaydın,
İstila etmeseydi avuçların kalbimi,
Dökmeseydin memleketsizlerin yollarına içimi,
Alıp giderdim bizi,
Ve uğruna şiirler yerine şarkılar yazardım söylememiz için.
Sen, Hitler gibisin artık,
Ben ise üzerinde yattığın kanlı bir toprak.