Temmuz uzun zamandır odasından dışarı çıkmıyordu. Her dakikasını kendini nasıl öldüreceğini hesaplayarak geçiyoriyordu. Günden güne ölüm fikri Temmuz’a dünyanın en mantıklı hareketiymiş gibi geliyordu, duvarda asılı duran eski takvim yaprağına baktı. 28 nisan ama o da biliyordu planlamadığı bir vakit sanki yürümek gibi doğal bir eylem gibi birdenbire yapacaktı. Bu oda içindeki eşyalar insanın ruhuna işkence olsun diye yapılmıştı. Temmuz bunun farkındaydı; kendini dünyanın en aşağılık, en kötü, en korkunç insanı olarak görüyordu. Buna karşın kapıda duran kediyi sevmekten kendini alıkoyamıyordu veya ne zaman yardım edilecek bir şey olsa cephede en ön saftaydı. İyi olmak istemiyordu, sürekli kötülük yapmak istiyordu. İnsanlar onu iyi değil de kötü tanısın istiyordu ama bir yazarın dediği gibi o annesi Temmuz'u merhamete doğru doğurmuştu, ne yapsa kendini değiştiremiyordu. Saat giderek ilerliyordu, ay ince bir çizgiyi andırıyordu. Yarın ne zaman olmayı bırakacaktı?