Bugün yazıyorum yazgımdaki yarıda kalanları, belki de dün yazdım bugün yazmam gerekenleri bilmiyorum. Aklımdan geçen düşüncelerden net bir şey anlaşılmıyor. Belki de aktarmalıyım size bir kısmını kısmen muvaffakiyetli:

         

   Çizgisel düzenler, birbirine benzeyen ve ya benzemeyen üzüm bağları, tonal ve atonal cümleler, bilinç sarmalında rezonant etki yapan esirgeyiş. Dışa açılan kapı: Akılda kutup kaymalaı...


   

   Bana tutku verecek herhangi bir şeye ya da bir kimseye rastlamayacağımı biliyorum. Bırak cümle de anlam eksiklerimi ve bozukluklarını. Her şey başka bir şekilde var olup gidiyor, anlatamıyorum, bulantıya benziyor bu ayni zamanda da tam tersi...


   Bana gerçek bir amaç, gerçek bir amaç ver. Sevecek bir şey istediğim ya da savaşacak her hangi bir şey. Biraz daha amfetaminli...


   Biz sızladıkça o boşluk çınlar durur. Her şeye yeniden başlamam gerekli...


   Her şeye geç kalmışlık hissiyatı. Helezyon ve agrega ile gömün beni toprağın 5 metre altına. Bin bir çeşit böceğe lunapark olsun bedenimin kini...


   Koskoca 20 yıllık hayat sezeryanı, doktor işe yaramıyor, ilaçların çetrefil. Ne sen, ne ben, ne de şu elimdeki bira, ne de melali anlamayan diğerleri...


   Herkes ve her şey yabancılaşıp gidecek, sadece isim olarak kalacaklar gerçeği, farazi değil bu ahali, hulusi ve bir o kadar da kinai!..