bir odanın anlamı bu kadar derin olmamalı
sokak parkelerine sinmişken kokun
çaresizliğin bu kadar sirayet ettiği ruhuma
yıllar önce
annemin parasızlığın varlığıyla
sokaktan topladığı para kadar
sensizlik
her coğrafya kadar var hüznün sesleri
bir damla ki gözyaşım at kadar ürkek
kuytusu şehrin dolup taşıyor yaşadığını sanan biz
şayet tanrı çok isteseydi yaşamamızı
eder miydi toprakta buz
biz ki kim bulutta toz kumda tane
dünyada ölüm
ölüm, sevgisizliğinle yeşerdi yaşardı
binlerce ayak gövdesini taşıyan başın
hareketiyle telaş, karmaşa ve en nihayetinde keşmekeşi şehrin
nasıl ki sığmıyor hüznün gövdene
biz de çoklukla azdık bu yere
yer ayaklarının örtüsü şimdi
düştükçe saran ruhumu
ruhum bi hayli senden kalan
kalanlar yiter mi geride
ah şimdi döllenmiş yavrular için bunların kayda değer bir gerçekliği yok
şayet bilse bunları gelir mi hiç gittiğimiz yere
sen gelir miydin masumiyetini yitirmek pahasına
bilmem
bilinmezlik hiçlik derdim
dediğim yerdeyim...