bir kadın gelir cehennemin en ücra köşesinden

boynunda halat umutlarında pranga

urlarında rahlenin sürtünmesiyle çıkardığı

son ve neşesiz çığlık asılı kalmıştır


intiharın ihaneti kadar acımasız göz pınarları

simsiyah bir tablonun en renksiz detayı

çıplak ayaklarının altındadır eksik kalan kelimeleri

ve yaşantısını karanfilin kızıllığına adamıştır


beni

ben doğurdum

ölmek de doğmak da benim eserim

çünkü bilmeseydim içimdeki intiharları

her gün ölmeye devam ederdim

yama yaptım kuşattığım sonsuzluğu


miras bıraktığın statükoya

enkaz yaratma gafletinde bulundum

şimdi kollarım sağanak yağdıran bulut gibi

hissedemiyorum ellerimle tuttuğum cansız bedenini


soğuk bir gayya sarmış etrafımızı

arkamızda yarım bir bahar bırakıp

sonu olmayan zamanlara gittik

saati dikebilirdik, delirmeyi öğrenebilseydik


unutma

tanrı'nın da yuvasıdır cehennem

dudakların cehennem ateşi gibi soğuk

kavruk kelamlar, bir çocuğun yarası kadar yakar


musibet dolu mukadderat bana hiç nisanlar vermedi

artık ölümünsün

ellerin ellerime ait değil

felakete çeyrek kala yazdığım son mektup bu


göğü delen, minik, boyalı bir serçe

kanatlarını unutursa eğer

göğü yakalım

ağıtlar ve asfurlar kalır göğün küllerinde


artık dayanamadı toprak ve susmaya başladı

ağaçlar büyüdü ve büyüdükçe

ağaç kovuğuna sığmadı bizim yalnızlığımız

kollarımda üşüyorsun


yani cebimde kalan son gül lekesi

gecenin ortasında heykel gibi duruyor

önce ellerim düşüyor sonra jelardis

yağmurun sesini duymuyorum artık

ve ay hançerlenir ben tarafından

çünkü bu beyazlık yalnız senin tenine mahsus


martı sesleri işitiyorum çok uzak kentlerden

denizin şeffaflığını ve denizin durgunluğunu

ah çekişler ve vazgeçişler

son kez içime dolmasını istiyorum martısız denizin

sonlara yakışır bir son istiyorum ellerimde yirmi bir dikiş varken


şiirler döken bileklerimdeki fersâ

yağmur elbet yağar

ama hangi yağmur ölümden seni geri getirebilir?

ben bu şiiri yazarken çok ağladım

gece gözlerimin içine doldu

hangi şiir ya da hangi gözyaşı

dudaklarına can verir


senin için yeni ayetler ezberledim

derin bir kabustan uyanamamış gibiyim

aç kollarını

rahmine geri döneceğim


cehennemi cennete çevirir senin adımların

ölü zakkumları yeşertir bir bakışın

artık ölüyorsam

sana kavuşuyorum