Bir ceviz ağacı, iki kuş yuvası.

Bir türkü dilimde

yüzümde gonca güller.

Taşlara basıyorum canları yanıyor.

Dikenli tellerde bırakıyorum endişeleri.

Hayat gelecek vadediyor.

Geçitlerden atlarken

hüzünlerim takılıyor ayaklarım yerine.

Koyu bulutlar bile

gözlerime perde.

Güneş ısıtıyor iklimlerimi.

Oh be!

Sonra aniden bir yağmur.

Yine o mavi evin çatısından

su sızıyor.

İçime de damla damla işliyor.

Yarım yamalak

yamalı korkularım

gün yüzüne çıkıyor.

Gün gibi gerçek,

çırılçıplak yenilgiler.

Düşüyorum.

Çamurlara bulanan dizlerimde

yaramazlığımın yaraları.

Kayıp gidiyor elimden

kuşlar ve güller.

Yine o evin çatısından

bir bir su sızıyor.

Bir duman tütüyor

ağlayan bacasından.

Kül oluyor hayallerim,

göl oluyor

gül gibi sevinçlerim.

Harabe bir bank üstünde birkaç çakıl.

Yağmur durmuş.

Evin ortasındaki kova telaşsız.

İçimden çekiliyor birkaç metre gelgit.

Üzerimden tonlarca damla yük kalkıyor.

Yeniden gökkuşağı.

Her renkte birkaç kuş yuvası.

Ağaçlar benden yana,

çiçek bahçeleri onlardan.

Karıncalardan nasihat alıyorum.

Toprak kokusu siliyor korkularımı.

Mavi ev rengarenk.

Bulutlar hayallerime siper.

Bir parça renk çalıp gökyüzünden,

sürüyorum karanlığımın üzerine.

Siliyorum bir bir kötülükleri.

Şimdi yalnız huzur görebildikleri.


2014