Yazmaktan korkuyorum. Uyumaktan, uyanmaktan, ezan sesinden, semadan, denizden, çakıl taşlarından, sigaradan, alkolden, gemiden, nefes almaktan, nefes vermekten, korkmaktan bile korkuyorum.

Bunlar, sana gelmek. Bunlar Allah’ı bilmek. Bunlar yeniden seni sevmek, yeniden olmak.


bir duvara ağlamak

korkuya hıçkırmak

boğazıma akan damlalar

elemli halime uyumak da uyanmak da korku


Bıraktığın lahzalardan beri doğrulmadı muhataradan yüreğim ve anda kalmaktı mesele. Bense sende kaldım -ki seninle olmak düşüncesizlik- ansızdır sende olmak, sünger çekmektir geçmişle gelecek arasına.

Seni yaşamak varken düşüncede ve anda kalmak korkakça. Ki yıllarım, ölümüm senin. Ciğer söndüren sigarayı içirtme, bedenime yabancıları dokundurtma hekim diye, doktor diye. Düşlerimi sensiz kılma, sevgiyi sev, yılları sev, yıllarımı...


Fovea çukurundadır uykum. Sendedir merceğim. Parmaklarım seni yazmak, ayaklarım sana gelmek, kalbim seni hissetmektir; bende kal!

Seni öpememek, hissetmediğim halde kâm almak, dokunamamaktır; hatırımda bir umut pıhtısı. Ki sen kendisisin umudun, sevgiye acıkmanın ve doymanın.


Onca diyar gezdim ve anladım seni aramak körlüktü.

Kendimi keşfettim, kızdım, bağırdım, sinirlendim ve şimdi olduğum yerin kutlu sebebi sen, sebep Zen… 


Vazgeçtim hatırlamaktan, anlatmaktan, dumanlara bakmaktan. Vazgeçtiğim masaya oturdum yalnızca, sarhoşken daha çok hatırlamak için seni. Her kadehte kırgınlık dolarken soğukta anımsamak gözlerini… Gözlerin, Ay’ın altında üşürken bahsettik gözlerinden ve hiçe saymaklar geldi. Sonsuzluğa yüzmenin, Zen’e giden tüm yolları kat edişimi görmemek geldi. Körlüğün aslında gerçek olduğu dünyada bir şeyler oluyorken uyumak geldi aklıma; seni uyumak.


Gözlerin bizzat bana bakmaktı düşümde. Ay'ın seyrinde kurduğum hayaller oldu. Seni görmek olsa yaşam amacım, bilmem kaç yol daha kat ederdim. Ki sensiz pek yaşamış olmazdım. Başka dudaklarda, başka bedenlerde, başka gözlerde gözlerini aramazdım.


Sarhoş olmamıştım hiç, sigarayı dumanına bırakmıştım, belki o zaman birkaç kilo alırdım gözlerine güzel görünmek için, uyumadan önce yoklasaydın beni akan yağmurları dindirirdin belki, çatısız bir evin çatısı olurdun belki de terasta mum yakardık aydınlığına. Ve ben senin için güzel olan ne varsa onda var olurdum.


Tüm duyguların aynı anda yaşanmasıydı senle olmak. Ve eksik bıraktığın günlere yazamadım, eksikler hep eksik kaldı. Alpaslan olmazsa neye bakardım, yokken bıraktıkların tesellimdi...


Acıyı bilen birinin mutluluğu kısıtlaması, mutluluğu acının kaynağına gömmektin sen. Annesizliğin verdiği bir acıydın sen tanrıdan gelen. Çırpındıklarım yetti, kötülüklerim yetti, şimdi bir düşüncenle alt edilişime tekrar gülüyorum yeniden kazandığım tüm duygularıma, yeniden.


Çünkü: "Love is a game and i am lover of this game."