İnsan bütün hayatını neyi aramakla geçirir? Neyin peşinden koşar?

Bu iki soruyu sorarak başlamak istiyorum. Siz ne düşünüyorsunuz bilmiyorum ama bence kendimizi arıyoruz. Aslında biz kimiz, nelerden hoşlanırız, nelerden nefret ederiz, ne hissediyoruz? Bunların peşindeyiz. Bu sorulara ve daha nicelerine yanıt bulmaya çalışıyoruz.


Yoruluyoruz, yıpranıyoruz bu sorulara yanıt aramaktan. Bir ömür heba ediyoruz üç beş sorunun peşinden koşarken. Yanıtları bulamadığımız gibi kendimizi de bulamıyoruz. Biraz beceriksiz miyiniz ne?

Aslında beceriksiz değiliz. O kadar karışığız ki kendi gücümüz kendimize yetmiyor. Kendi düğümlerimizi ellerimizle çözemiyoruz. Dolaştıkça dolaşıyoruz. İyice karmaşıklaşıyoruz. İşler çığrından çıkıyor. Tuhafız, karmaşığız. Kendi yüreğimizde hissettiğimiz, kendi kafamızda dolaşan düşünceleri anlayamıyoruz. Yoksa aciz miyiz? Belki de.


Neyiz tam olarak, ben de bilmiyorum. Ama biraz karmaşığız. Çok çabalıyoruz, kendi peşimizden koşuyoruz. Tam yakalayacağız, ipin ucundan tuttuk, diyoruz... Olmuyor... Bir şekilde elimizden kaçırıyoruz. Belki de hiç tutamıyoruz. Düşüncelerimiz, hislerimiz uçan balon gibi. Yani yakalaması biraz zor. Biz kendimizi bulamıyoruz. Peşinden koştuğumuz da bu zaten. Ama olmuyor; ne yaparsak yapalım kendi düğümlerimizi çözemiyoruz. Kendi uçan balonumuzu yakalayamıyoruz.