Çalışmak için ne güzel bir gün diye içinden geçirdi Herms. Sonra bunu düşündüğü için kendini azarladı. "Çalışmak için asla güzel bir gün olmaz, çalışmaktan nefret ediyorum." Herms; sıradan görünümlü, basit bir ev çalışanıydı. Kafanızda canlandırmak için uğraşmanıza bile gerek yok, şu an aklınıza biri geldi mi? İşte o Herms. Evden bilgisayarında çizim yapıp bunu ajansına gönderen Herms için bilgisayarı açmak bile başlı başına bir ağırlıktı. Evden en son virüs programı almak için çıkmıştı, onun dışında sosyal hayatı camdan dışarıyı izlerken yoldan geçenlere fıkra anlatmaktı. Yoldan geçenler fıkraları duymazdı, fıkralar komik değildi, Herms iflah olmaz bir asosyaldi. Hayal gücü o kadar sınırlıydı ki hayali arkadaşı bile olmadığından yoldan geçen insanlara bakmakla yetinirdi.

Kahvesini alıp pencereden dışarı yoldan geçen biri var mı diye bakmaya başladı. Şansına yavaş yürüyen biri vardı, genelde insanlar çok hızlı yürüdüğünden fıkranın son kısmını duymaya bile fırsatları yoktu. Herms, boğazını temizleyip -okuyucuya uyarı bu fıkra hayattan nefret etmenize sebep olabilir- fıkrayı anlatmaya başladı. İyi giyimli bir adam bara girip "İçinizde gelini gören oldu mu?" demiş. Herkes birbirine bakıp hiç gelin görmediklerini söylemiş. Adam herkese bakıp demiş ki, "İyi, en azından hayatınızın 20 yılı boşa gitmedi." Herms buna yirmi dakika güldü. Sonra akıllı buzdolabının yanına yaklaşıp "Sen kilo mu aldın?" diye sordu. Buzdolabı; tuhaf ışıklar saçıp biraz sallandıktan sonra, "İyi madem, kendimi kapatıp birkaç gıdayı bozduktan sonra onları dışarı çıkardığında kilo veririm sanırım." yanıtını aldığında Herms, yere diz çöküp özür dilemeye başladı.


Sabahın bu standart yalnız insan belgeseli bittiğinde Herms, bilgisayarını açıp aldığı virüs programını bilgisayara yükledi ve çalıştırdı. Ekranda kendini bıçaklayan bir kurbağa belirip "İki elim kanda da olsa bu bilgisayar temizlenecektir!" dediğinde Herms koltuğundan düşüp yerde yirmi dakika boyunca güldü. Herms, umutsuz vakaydı. Yaklaşık olarak yirmi beş dakika sonra program, "Bir virüs tespit edildi, temizlenmesini ister misiniz?" sorusunu sordu. Herms onay verdiğinde program kendi kendini sildi.


Olayın şokunu atlatıp kendine geldiğinde Herms, programı satın aldığı şirketle irtibata geçti. Kendisine bir çalışanın yardımcı olacağı biraz beklemesi gerektiği söylendi.

"İyi günler, görüşmelerimiz bizi dava etme ihtimalinize karşı kayıt altına alınmamaktadır. Ben İlkin size nasıl yardımcı olabilirim?"

"Kötü günler, ben Herms." Herms ruh hastası bir asosyaldi ve ilk cümleyi dinlemeyecek kadar tembeldi. "Sizden aldığım program kendisinde virüs bulup kendi kendini sildi. İlk defa bir programın intihar ettiğine şahit oluyorum. Bana paramı ve psikolojik tedavi masrafımı ödeyin."

"Hmm. Sempatik ama yanlış bir varsayım. Para iadesi veya tazminat tarzı şeyler yapmıyoruz. Ama program konusunda yardımcı olabilirim. Sanırım programınıza virüs bulaşmış!."

"Aman Tanrım İlkin bunu nasıl bildin! Hem de sana söylediğim halde... Hey bak, şu an mesai saatimdeyim, hemen işimi bitirip evime git... Şey, evden çalışıyorum ama konumuz bu değil. Bana paramı veremiyorsan düzgün bir şekilde yardımcı ol. Düzgün bir şekilde temizlenmemiş bir bilgisayarda çalışamam."

"Hmm, o zaman öncelikle internetten bir müzik çalma uygulamasından Bana Biraz Para Ver şarkısını açar mısınız?"

"Tamam, açtım, bu şarkının konuyla ilgisi nedir?"

"Ha? İlgisi yok ya, burada şarkı açmama izin vermiyorlar da. Müzik olmadan çalışamıyorum."

Herms kendisinin tuhaf olduğunu düşünen insanlara bu konuşmayı dinletmek istedi. "İlkin. Bugün iyi günümdeyim, o yüzden sıradaki ve gerçek adıma geçip programı düzeltmeme yardım eder misin?"

"Bay Herms, şimdi size gizli bir dosya gönderdim, içeriğine sessizce göz atıp içerikteki adımı tekrarlayın ve kesinlikle ama kesinlikle içeriği sesli bir şekilde dile getirmeyin. Unutmayın, bu konuda ciddiyim. Size gönderilen dosyadaki adımları kesinlikle sizden bilgisayar konusunda yardım isteyen kişilerle paylaşmayın. Bu, Teknoloji Bakanlığının koruması altındaki telifli bir adımdır."

Herms, dosyayı eli titreyerek açtı. Bu kadar gizli bir adımın ulusal bir sır olabileceği korkusu sardı içini. Sonra gözlerini yavaş yavaş açarak dosyayı okudu. İki defa okudu, üç defa okudu ve küfretti. "Seni lanet iblis, burada sadece... "

"Bay Herms, sakın yapmayın!"

"Burada sadece bilgisayarı açıp tekrar kapatın yazıyor!" Herms'in odası bir dakikalığına sessizleşti. Sonra odaya üç asker silahlı bir şekilde girerek Herms'in kafasına çuval geçirdiler. Odada sadece hala açık olan telefondan İlkin'in sesi geliyordu.

"Ah Bay Herms. Onu diğer insanlar öğrenirse teknoloji tamir firmaları batacaktır. Uyarmıştım oysa."

Herms'ten o günden sonra haber alınamadı. Herms'i kimse unutmamıştı çünkü hatırlayacak kimsesi yoktu.