senden öyle hürüm ki
anlamak sert bir kayıştır şaklar alnımda
koş atlıkarınca
attın sırtından çocuk gibi yaslı aklım
sana uzayan çorak olur
yetişmeyecek çiçeklerin toprağında
sererim yere postu
burada yalnız değilim önce deparları duydum
sonra yabani bir sürü damarıma doluşup
kanıma dokunur
ben hep seni düşünürken bir ipi düğümlüyorum
bazen öyle üzülürüm ki
çocuğun yüzü yalan'mış kadar ıslanır
ağlamak ağzımda şaklayan sert bir kayıştır
dilim adına bir yılkı gibi döner
yelesinde yel izi olur
sık ve derin soluyorum
güllerle göğsüm arasındaki tek benzerlik budur
ben hep bir ipi düğümlerken seni düşünüyorum
ve ilmek gibi at'lıyorum anlatamadıklarımı