Güneş dağların arasına pusarken, bir menorahın ortanca kolunda yalazlanan ateşte, dokuzluk bir kızın, saçlarındaki bitleri yakışına şahit oldum; yüzü askın. Hızla sallarken kafasını, neşesini bağrına yularladığını izah etti bana, tavrı saygın; yine de soruma kızgın. Babası olacak pimpirikli, pir ahmağın-sormuştum bir kere, Malaki miydi senin adın diye- mezhepsizlere olan yargısı ise aklına yatkın. Çünkü eller şeker ikram edip organlarını satar küçük kızların. Bu sözel bir kanundur gettolarda. Bilmezler; diller en âlâ yalanları dokur alçak kürsülerin başında.