İnsanların hayatlarındaki en üzücü olayları söyleyebilmeleri ama en mutlu olayları söyleyememeleri bile üzücü. Soruyorum arkadaşıma, yaşadığın en üzücü an ne? Cevap veriyor bana, babamın ölmesi diye. Soruyorum yaşadığın en mutlu an ne? Cevap veriyor bana babamla zaman geçirmem diye. Bu gerçek bir mutlu an mıdır yoksa kaybettikten sonra kıymetini daha iyi anlama mıdır? Acaba mutlu an yaratmak için kaybetmek mi gerekir, dibe batınca mı yaşamaya başlar insan? Soruyorum başka bir arkadaşıma, en mutlu anın ne? "Bilmiyorum..." diyor bana. Biliyor kendisinin hep bir şeylere tutunmaya çalıştığını. Anlamsız bir hiçliğin içinde yüzdüğünün ister istemez farkında oluyor. Üzgün ikisi de, ama birbiriyle mutlu. Dememiş mi Zerdüşt dağdaki ağaç hakkında, "Lakin bizim görmediğimiz rüzgar, onu hırpalar ve istediği tarafa eğer. İşin kötüsü, biz en çok, görünmeyen ellerle bükülür ve eziyet görürüz." Acaba bunlar da görünmeyen ellerin eziyeti mi? Biz insanlar, yaşamın bir bakış açısından bakarız, bu bakış açısı bitince mi anlayacağız rüzgarı? Değecek mi yaratılmamız tüm bunlara? Beni ben yapınca mı anlayacağım hayatı? Her bakış açısı bitince diyecek miyim, iyi ki yaşamışım böyle? Çok mu karamsarım sence? Hakikat aşığının görevi değil midir farkında olmak? Çok mu sabırsızım bilmiyorum. Sadece anlamak ve öğrenmek istiyorum.
Avam
Yayınlandı
Kfirety
2022-09-22T04:08:00+03:00Can Akyüz, burada bahsedilen kişiler çok ağır travmalara ve her zaman mutsuz olan insanlardan bahsediliyor. Yazının amacı da bu. Dağdaki ağacı anlatabilmek
Can Akyüz
2022-09-22T03:49:41+03:00Esenlikler; "En üzücü anımıza cevap verip en mutlu anımıza cevap veremememiz" hakkında naçizane birkaç görüşümü paylaşacağım. Öncelikler düşünelim: Bizi mutlu eden birkaç ânı hatırlayıp ortak bir özellik var mı, yok mu düşünelim. Bence mutlu anlarımız az çok birbirine benziyor. Mesela: Sevdiklerimizle vakit geçirmek, istediğimiz bir şeyi elde etmek/başarmak... Ve de bu anların bizi mutlu etme seviyesi az çok aynıdır. Yani maksimum 10x mutlu olabiliyorsak hiç yoktan 7-8x mutlu oluyoruzdur. Ayrıca uzun zamandır beklenen bir şeyse bu bizi 10x'e yakın seviyede mutlu edebilir. Belki en mutlu ânımız çok uzun zamandır beklediğimiz bir şeyi başarmaktır. Ancak bu ân bile az çok benzerdir diğer mutlu olduğumuz anlara. Bu yüzden spesifik olarak "Şu olayda en çok mutlu oldum." diye bir seçim yapmak zorlaşır. Ancak bizi çok derinden sarsacak üzücü olayları seçmek zordur. Çünkü gördüğüm kadarıyla çoğu kişinin büyük üzüntüler yaşaması, mutluluk yaşamasına kıyasla daha azdır. Yani mutlu olduğumuz anılar kadar çok üzüldüğümüz anılarımız yoktur. Ve bizim hayatımızı tamamen etkileyecek üzüntüler yaşamamız hayatımızı tamamen etkileyecek mutluluklar yaşamamıza kıyasla daha fazladır (Benim kanaatiimce.). Bu yüzden en üzüldüğümüz ânı seçmek en mutlu olduğumuz ânımızı seçmeye kıyasla daha kolaydır.