Çın çın çıngırak

oyuncak

ve trompet çığlığı

kirpik ağrıtan ışık, göz yaşartan sarı

denizin kafasına

dantelden bir başörtüsü gibi sarılı

güneşle örülmüş balık ağları


tokken düşünmek

açken ısınmaya yeğ

huzursuzluk bir ergen sivilcesi gibi

geçici ama kıpkırmızı büyüdü içimde

bir de öylesine çirkin...


şu kapıları açıp kapamayın

kimse girip çıkmasın bi süre

tüm söylenenler bir sure gibi ezberimde

çın çın çıngırak

tiz bir trompet sesi


bir kahve fincanı eşliğinde

duyguların aldatmacası

musluktan gelen su şıpırtısıyla kutsanan

maskeli anıların olimpik dansı

çok başarılılar


ben bilge bir jüri gibi eleyeceğim

cetvelle zamanı ölçüp

pergelle daireler çizeceğim

daireler peş peşe daireler art arda

tema,

        küçüktür, 

                        ana tema


değişmez yaşanmışlıklardan

değişebilir unutuşlara...

ve umut bir sanayi bacası gibi tütecek

demir toprak ve çelik

yeniden birleşecek