küçükken tanışsaydık avizeden kopardığım o parlak kristal taşı sana verirdim
silgi isteseydin kendiminkini böler büyük parçayı da tutuştururdum eline öylecene
bilirsin ben çiçek kopartmayı da oldum olası sevmem ama güz geldiğinde dökülen en güzel yaprağı kitabının arasına sıkıştırırdım sen fark etmeden
bilmiyorum belki de fark eder öperdin yanaklarımdan
ben de bebek kokulu saçlarına gömerdim çehremi ve sarılırdık öğretmenler zili çalana değin
şimdi her şey çok farklı, baya büyüdük
o zamanlar anca omzuna gelirdim ama şimdi parmak uçlarına çıksan bile değmez dudakların göz yaşlarıma
zaten benim de artık ne o süslü taşım var ne de kıytırık mavi silgim
bir tek yüreğim kaldı, onu da fark eder misin bilmem