Bir bileyi taşı ellerinde 

Ağızlarında öfkenin durmaksızın akan salyası

Okşamıyor kimse kimsenin başını

Herkes kendi kör bıçağıyla

Kesmekle meşgul kendi göbek bağını


İmamlar ve kırlangıçlar 

Ellerinde ziller davullar tenekeler

Münzevi ruhumun köşelerinde bağırıyor aç biilaç

Sokak köpekleri, bekçiler ve alnı beş çizgili işçiler

Güneşi kendi rahminden doğuruyor

Herkes yan yana yürüyor

Kimse görmüyor birbirini

Kimse duymuyor

Herkes ölüyor bir köşede yalnız

Yaralarına sarılıp

Yalnızlık bu yüzden hiç olmadığı kadar anlamsız


Kuşluk vakti 

Zamansız bir ezanla doğdular ahir zaman dahilinde

Yetmiş iki millet anadan üryan

Bu menzilde herkes kendince katil, ömrünce maktul

Herkesin dilinde gırtlaktan kopan nağmeli bir sela 

Herkes göbek bağını kesmekle meşgul


Anlatsam inanmazsın

İnansan hep yarım inanırsın

Diğer yarısı şüphe 

Bu düzen kanıksanmış ve alışılagelmiş çoktandır

Yerde kanlar içinde yatanlar

Avuçlarında hep hayal tutanlardır