Bugün farkında olmanın nasıl canımı yaktığını öğrendiğim gün oldu. Aslolanı ne kadar çok gördüysem o kadar çok derine indim. Burası karanlık ve çıkışı olmayan bir oda gibi. Sadece kendi yankımı duyabildiğim soğuk odada sadece nefes alabilmemin umudunu taşıyorum. Bu umudun beni aydınlığa çıkarmak için olduğuna inanıyordum... Ama zihnim ve düşüncelerim dışında ışığı gören hiçbir yanımın olmadığını fark ettim. Bu farkındalık her nefes alışımda içimde dönüp duran bir iğne kadar rahatsız ediciydi. Kendimi gökyüzünde olmanın mutluluğuyla avutmuştum. Şiirlerime sıklıkla konuk olan yıldızların varlığıyla içimdeki iğne değil de kocaman bir umuttu. Gözlerimi açmamla geriye sadece duyulmayan yankılarım kaldı. Ve bir de iğne... Zihnine ve hayallerine aşık olmanın acısı içindeyim. Artık gözlerimi kapatsam da karanlık dışında hiçbir şey göremiyorum. Gerçek sandığım yıldızlarımı, gerçekleşecek sandığım umutlarımı özlüyorum. Ve bir de gözyaşlarımın olmayışını özlüyorum.