Boğazında bir yumru oluşur, yutkunamazsın, acıtır seni. Tam o sıra gözyaşların intihar etmeye başlar. Canın acımaz o an, canın bile sana acır. Acizsindir, kendinden aciz. Bir insanı en fazla ne yıpratabilir? Sevdikleri mi, sevmedikleri mi? Bence sevdikleri. Ee insan neden o zaman onu yıpratanları sever ki? Acizlik tam budur işte. Geç kalınmışlıklar için çok erken değil mi? Keşke demek için çok erken değil mi? Ulan ben yine hüsran demek için çok erken değil mi? İnanın bana şu an hayatınızı dilediğiniz gibi, içinizden geldiği gibi yaşamadığınız sürece keşke demeye hep mahkum kalacaksınız. Yaşayın hocam, dilediğiniz gibi yaşayın ki anlamlansın hayat. Karanlık hayatları renklendirmek benim elimde, senin elinde, sizin elinizde. Her şeyden önce bir insana kördüğüm olmayın, o olmazsa yaşayamam cümlesine sığdırmayın en güzel çağlarınızı. Yürüdüğü yolları, yattığı yastığı, içtiği çayı, tuttuğu bardağın sapına kadar sevmeyin. Sizi sevdiği kadar sevin, size geldiği kadar gidin ona. Bırakıp gittiğinde kırıp döktüğü parçaları toplamanız kolay olsun. Ki bana kalırsa hiç sevmeyin bir insanı. İnsan sevmek akıl sağlığına, kalp sağlığına zararlı. Kitapları sevin, şarkıları sevin, köpekleri sevin, kedileri sevin, ağaçları sevin çünkü onlar size zarar vermez. İki çift kelama tav olmayın mesela, tek bir bakışına gülüşüne düşmeyin. Her şeyden önce ben deyin, öncelik her zaman siz olun, benliğiniz olsun.