Portakalların çiçeğine yetişmeye çalışacağım ama 

Aceleye gerek mi var canım

Biraz dinlenerek gelsin

Biraz inleyerek yürüsün de varsın yanına

Bîçâreliği bırakmış hâl üz’re bir garîb


Çiçeği geçse bile

Meyveye durur portakalımız bilirsin

Bir tren durur sonra

Bir yüreğin bu kadar benzemesine şaşar

Kalırsın işte

Yollarda yürürüm sonra ben

Bu defa en güzel takım elbisemle çıkarım taşlı yollara

Yağmurundan sonra yüzüm de tozmaz hem


/Yağmurun diyorum 

Kar boran içinde dalgalıyız da

baksana

Çiçeğe durmuş narin portakalımız/


Aynalar dolaşır sonra

İkisi tek sayılacak

İkisi bir anılacak şeylerin arasında

Aynalar dolaştırılır


Döndükçe ayna

Öte yanda

Sır arkası

Görülür ki

Mevsim yaz imiş

Kışta kalmışlığımız çözülür

Can kulağın, anlatacaklarımı görür

Gözlerin, gözlerimi

-Yalansız ve heyecanlı-



Başlar dönmeye ayna

Önce sarman, tekiri görür

Zeytin, inciri


Ayna döner

Yüreğim, kedili bir Endülüslü’yü görür

Unutulmuşluğum, bir sevincin hatırasını



Ayna döner

Kahveler, kitabı görür

Gözlerin, sıcaklığını bir sözün


-Belli ki çoktandır tanışıklığız, bîhaber-

Ayna döner

Kâlpler karışır birbirine

Kırık kulp yapışır

Bin acı söner gider

Ayna döner

Tek, çifti görür 

Çift, teki


Raylar, kavuşmanın ağırlığını görür

Faylar, beklemenin hafifliğini

Ayna döner

Misafir evi, sabah semâverinde muhabbeti görür

Kahve altımız; şiir üstünü


Ayna döner

Baba, evladına ettiği hayır duayı 

Ayna döner

Siyah bir Bağdat, kırmızı bir Roma’yı görür

Kara ayaz, dizlerinde sıcaklığı


Ayna döner

Çöller, denizi

Denizler, yağmuru görür


Görür

Şiirimin rengi, yüzünü

Dalgın bakışın, darıldığı duvarları


Ayna döner

-Geceler mutmain, geceler ümitvâr-

Bir gönlün bir gönle değip

Portakal çiçekleri açtığı görülür


Ayna döner

Deli ciğerim, kokunu

Ellerim, ellerini görür


Döner ayna aramızda

Bahçelerin, geçtiğim hazanları görür

Kırılmışlığımız dünyaya;

Atlattığım fırtınaları


Döner ayna

Döner yüzün

Bir baharlık ömrümüz, Akdeniz’i görür

Ben, seni görürüm

Sen, beni 



Ayna döner aramızda

Ben, bizi görürüm.

Ben, bizi.



Ayna kırılsa da 

Güzel yüreğine ferahlık dura!

Portakal düşse toprağa

Ne çıkar güzelim

Bu da sayılır ki hicret

Uyuyup karışsa beklemekten iliklerine

Bir çekirdekten; turunç bahçelerine..

Derde tasaya ne hacet

-ha benle ha bensiz, sâbret-




Sonra

Ayna döner 

Sen, beni görürsün

Ben, duâları


Ayna durur

Ben, beni

Sen, seni


Görür;


Biz; bizi..




Mirza Şâmil.

20Aralık’23




.