Aşk beynime ateşlenen bir füzedir

Türkiye'nin Orta Doğu sınırından

Seninle bir savaştayız

En stratejik noktasındasın bu kalbin

Biliyorum muhtemel bir ihtimaldir aşkımın mağlubiyeti

Savaş alanında olmasam bile gözlerim gözlerindedir, biliyorum

Gözlerinin bile dindiremediği bir kalp ağrısına isyan eden ben

Seni hiç sevmemişim gibi bakamam gözlerine

Beni çok sevmişsin gibi terk ederken sen


Benim de iki gözüm vardı seni gören

Seni manalaştıran bir çöl

İki yakasında da bir araya gelemediğimiz İstanbul'a

Üç kuruşluk dünyanın yükünden bıkmış bir sahabe tavrıyla 

dargınım

Dört yanımız denizlerle çevrili değil bu cephede, biliyorum

Türkiye hariç, Anadolu dahil

Beş bin yıllık devlet geleneği kadar ulu bir çınardı

Dallarından hariç, köklerine dahil bu aşkın mecazı


En vahşi çöllerin toprakları kadar kızmışız birbirimize

Ama senin de gözlerin var

Gördüğün son bahar yağmuru ben

İlk yaz stresi, devlet tahvilleri, banka sıraları, optik formlar, trigonometri

Tüm fani sancılar sen

Hiç sevmemişsin gibi bakıyorsun gözlerime 

Ben seni çok sevdiğimden

Seni çok sevdiğimden...

İsteksizce kılınan bir cuma namazı çıkışındaki ayakkabı sırası sen

Akan bir ömrün taşkın sularında

Doğdum, seni gördüm ve boğuldum ben


Aynı dünyaya bir düşüşümüz var

Ayet olsaydık ezberlenirdi nefesimiz

Bir mağaradayız çok emniyetsiz, çok keyifsiz, çok şirk

Ashâb-ı Kehf'ten bile nasip bulamayan bu kabil ben

Kitaplar yırtıyorum aklımdan bir dergahta

Aklımda bir aslan, aklımda bir antilop

Aklımda bir av tasarısı, müjdemde bir ilahiyat sancısı

Yalın ayak geçtiğim yollarında tuzaklar, ateşler, kovboylar, Nazi orduları

Tüm haksız mağlubiyetler ben

Üç kere ağza üç kere burna bin kere bu dünyaya

Önce sağ kola sonra sol kola sonra da sen

Yaktığın bu bedene isyan edemeyen ben

Ki cehennemine hazır geleyim Rabbim!


Seni bir öpüşüm vardı, Fındıklı'da

Cennette olsaydık

Kovulurduk yaka paça